Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi Ankara'da gerçekleştirildi
Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi Ankara'da gerçekleştirildi
Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi, DEVA, Saadet ve Gelecek Partilerinin katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Haber Giriş Tarihi: 09.07.2025 15:02
Haber Güncellenme Tarihi: 09.07.2025 15:28
Kaynak:
Haber Merkezi
Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi ve Çalıştayı programı kapsamında DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin liderleri bir araya geldi. Yapılan program kapsamında Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin uyuşturucu olduğunun altı çizilirken, Psikolog Ali Yıldız da konuyla alakalı görüşlerini şu şekilde ifade etti:
"Bugün burada Türkiye'nin gerçeklerini konuşmak ve 10 milyona yaklaşmış madde bağımlısı insanıyla milli güvenlik meselesine dikkat çekmek ve bu sessizliğe ses olmak için toplandık. Öncelikle şunu bilmeli ve kabul etmeliyiz ki Türkiye’de uyuşturucu sorunu değil, uyuşturucu salgını ve pandemisi vardır. Şehirlerimizde; mahalle, sokaklarımızda ve bazı bölgelerimizde neredeyse her evde en az 1 madde bağımlısı insanımız bulunmaktadır. Amacımız bu sorunun sadece sonuçlarıyla değil nedenleriyle de yüzleşmektir. Sadece istatistiklerle değil insan hikayeleriyle konuşmaktır. Gaziantep’te kamu görevlisi olarak sahada ve aktif bir şekilde uyuşturucu bağımlısı bireylerin tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde görev aldım. En trajik vaka ve olaylarla yüzleşerek görev yaptım ama anladım ki hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Kamu görevlisi olarak girdiğimiz evlerde karşılaştığım manzaralar şöyleydi; Bir anne vardı 4 evladı olan... 4'ü de madde bağımlısıydı. Başka bir evde anne ve babası madde bağımlısı olan ve aynı evin içerisinde 3 tane evladının gözleri önünde madde kullanarak hayatına devam eden ve bu manzarayı her gün yaşayan çocukları gördüm. Bir annenin oğlunun birini bu devlet için şehit verdiğini, geriye kalan 2 oğlunun da uyuşturucu bağımlısı olduğunu, evlatları tarafından şiddete maruz kaldığını ve kendi sokaklarında uyuşturucu maddelere kolaylıkla ulaştıklarına tanık oldum. Son bir umut, Kaymakamlık binasına gelerek; "Eşim madde bağımlısı ve bundan dolayı gerçek dışı düşüncelere kapılarak bana ve çocuklarıma şiddet uyguluyor, işkence ediyor bugün eve gidersem artık ölmek üzere eve gideceğim" diyen bir eşin çaresizlik içerisinde aynı eve gidişini gördüm. Her birisinin yaşadıklarını konuşmak burada günlerimizi alırdı... Şimdi bir de aslında hepimizin bildiği ama çok erken unuttuklarımızı hatırlatmak istiyorum.
Psikolog Ali Yıldız konuşmalarına şu şekilde devam etti: Mimar Başak Cengiz, sokakta yürürken hiç tanımadığı uyuşturucu bağımlısı tarafından samuray kılıcıyla katledilmişti... Üniversite öğrencisi ve balerin Ceren Özdemir, hiç tanımadığı uyuşturucu bağımlısı
tarafından evine kadar takip edilmiş ve evinin önünde katledilmişti... İstanbul surlarında başı kesilerek katledilen İkbal ve Ayşenur'un katil zanlısı da uyuşturucu bağımlılarından birisiydi... Bu cinayetlere sıradan bir kadın cinayeti diyebilir miyiz? Bu cinayetlerin altında yatan uyuşturucu madde gerçeğini görmeden ve yok etmeden kadın cinayetlerini önleyebilir miyiz?
Çocuk istismarlarına engel olabilir miyiz? Sokakta nereden ve kim tarafından geldiğini bilmediğimiz saldırılara engel olabilir miyiz? 26 suç kaydı bulunan madde bağımlısı tarafından görevi başında Şehit edilen Polis Şeyda Yılmaz olayında şahsın annesinin sözleri şu şekildeydi; “26 suç kaydı olan çocuğumu neden devlet almadı? Benim oğlum uyuşturucu satıcısıydı... Defalarca savcılara yalvardım, almaları icin çok uğraştım” demişti...
Hükümeti ve yetkililerin hiçbir etkin politika yürütmediğini bilmek için kahin olmaya gerek var mı? Böyle olayların yaşandığı milyonlarca ailelerin olduğu bir ülke haline gelmedik mi?...
Neydi? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2025 yılını 'Aile Yılı' mı ilan etmişti? Hangi ailenin yılı bu yıl?...
Tekirdağ'da madde bağımlısı anne, sevgilisi ve madde kullandıkları kişiler tarafından istismar ve şiddete uğrayarak hayatını kaybeden Sıla bebeğin mi 'Aile Yılı'?... Bugün Türkiye’de annesi bağımlı olduğu için kendisi de uyuşturucu bağımlısı olarak
dünyaya gelen bebeklerin olduğunu biliyor musunuz? Gaziantep’te 14 yaşındaki kız çocuğunun madde bağımlısı babasını uyurken öldürmesi mi 'Aile Yılı'nız?... Adana'da bağımlı oğlunu öldüren ve “Oğlumun uyuşturucu parasını yetiştiremiyordum, o da sürekli saldırıyordu. 7-8 yıldır hayatımız zindan olmuştu... Hiçbir baba evladını öldürmek istemez” diyen babanın mi 'Aile Yılı'nı ilan ettiniz?
“Türkiye Cinnet Geçiriyor" görmüyor musunuz?
Bizler bu vakaları bundan sonra da daha trajik ve her gün yaşamaya devam edeceğiz. Bu evlerde bir de bağımlı bireylerle yaşayan çocukların, gençlerin ve kadnların ömür boyu sürecek travmalarına hiçbir psikolojik destek ve yöntem sorumluluğu olan hiçbir kamu görevlisi ve kurumları çare olamayacak, iyi edemeyecekler... Memleketim olan Elbistan'da geçen ay 2 genç vatandaşımız uyuşturucu maddeye bağlı hayatlarını kaybettiler. Elbistan'da konargöçerlerin yaşadığı ve bölgenin uyuşturucu satış ve teminin yapıldığı yer olarak bilinen alanda uyuşturucu temin ederek aynı bölgede aracında ölü bulunan kamu görevlisiyle, yine aynı yerde uyuşturucu temin ederek kullanan ve su kenarında hayatını kaybetmiş olarak bulunmuştu. Daha önceleri de ölümlü vakaların yaşandığı bu uyuşturucu satış alanı icin yetkililerin harekete geçmemesini vicdanlarına bırakıyorum.
Google arama motoruna; "Makam aracında yüklü miktarda uyuşturucu maddeyle yakalanan Milletvekili kim?" yazdığınızda TBMM çatısı altında birisi çıkıyorsa iktidardan nasıl mücadele bekleyebiliriz?... Şimdi kutsal olan bu devlet ve uyuşturucu baronlarının satın aldığı, bu yüzden de gözlerini kapatmış kamu görevlileri miydi?... Sorunlar yıllardır bilindiği halde görmezden gelindi. Uyuşturucu ile mücadele, operasyon fotoğraflarıyla yapılmaz. Bir devletin görevi gençleri korumak ve aileleri ayakta tutmaktır.
Uyuşturucu gençliği, gençlik bir milleti yok ediyor. Suç(!) İşleri Bakanı'nın kendi döneminde yaptığı ve Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu dediği Bataklık Operasyonu'nda tutuklanan 73 sanıktan 72'si beraat etmiştir. Uyuşturucu baronları korunurken bağımlı çocuklar yalnız bırakılıyor... İktidarın gösterdiği başarı tablosu vicdanlarımızı değil, yalnızca ekranları tatmin ediyor. Eğer gerçekten mücadele edilmek isteniyorsa; bu işin rantıyla, siyasetinden bürokrasisine ve her alanda kara parayla satın alınmış kişilerle de edilmelidir. Ama maalesef bu irade bugüne kadar ne yazık ki gösterilmemiştir. Bugün burada tüm siyasi partilere çağrımızdır: "Gençliğimizi ve geleceğimizi feda etmeyin... Anneleri çocukları ve kadınları yalnız bırakmayın... Susanlarda görmezden gelenlerde bu suça ortaktır... Bu yaşam hakkını korumayan devlet görevini yerine getirmemiş demektir... Bizler işte tam da bu yüzden buradayız. Bir çocuğun daha kaybedilmesine tahammülümüz yoktur!" ifadelerini kullanarak sözlerini sonlandırdı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi Ankara'da gerçekleştirildi
Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi, DEVA, Saadet ve Gelecek Partilerinin katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi ve Çalıştayı programı kapsamında DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin liderleri bir araya geldi. Yapılan program kapsamında Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin uyuşturucu olduğunun altı çizilirken, Psikolog Ali Yıldız da konuyla alakalı görüşlerini şu şekilde ifade etti:
"Bugün burada Türkiye'nin gerçeklerini konuşmak ve 10 milyona yaklaşmış madde bağımlısı insanıyla milli güvenlik meselesine dikkat çekmek ve bu sessizliğe ses olmak için toplandık. Öncelikle şunu bilmeli ve kabul etmeliyiz ki Türkiye’de uyuşturucu sorunu değil, uyuşturucu salgını ve pandemisi vardır. Şehirlerimizde; mahalle, sokaklarımızda ve bazı bölgelerimizde neredeyse her evde en az 1 madde bağımlısı insanımız bulunmaktadır. Amacımız bu sorunun sadece sonuçlarıyla değil nedenleriyle de yüzleşmektir. Sadece istatistiklerle değil insan hikayeleriyle konuşmaktır. Gaziantep’te kamu görevlisi olarak sahada ve aktif bir şekilde uyuşturucu bağımlısı bireylerin tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde görev aldım. En trajik vaka ve olaylarla yüzleşerek görev yaptım ama anladım ki hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Kamu görevlisi olarak girdiğimiz evlerde karşılaştığım manzaralar şöyleydi; Bir anne vardı 4 evladı olan... 4'ü de madde bağımlısıydı. Başka bir evde anne ve babası madde bağımlısı olan ve aynı evin içerisinde 3 tane evladının gözleri önünde madde kullanarak hayatına devam eden ve bu manzarayı her gün yaşayan çocukları gördüm. Bir annenin oğlunun birini bu devlet için şehit verdiğini, geriye kalan 2 oğlunun da uyuşturucu bağımlısı olduğunu, evlatları tarafından şiddete maruz kaldığını ve kendi sokaklarında uyuşturucu maddelere kolaylıkla ulaştıklarına tanık oldum. Son bir umut, Kaymakamlık binasına gelerek; "Eşim madde bağımlısı ve bundan dolayı gerçek dışı düşüncelere kapılarak bana ve çocuklarıma şiddet uyguluyor, işkence ediyor bugün eve gidersem artık ölmek üzere eve gideceğim" diyen bir eşin çaresizlik içerisinde aynı eve gidişini gördüm. Her birisinin yaşadıklarını konuşmak burada günlerimizi alırdı... Şimdi bir de aslında hepimizin bildiği ama çok erken unuttuklarımızı hatırlatmak istiyorum.
Psikolog Ali Yıldız konuşmalarına şu şekilde devam etti: Mimar Başak Cengiz, sokakta yürürken hiç tanımadığı uyuşturucu bağımlısı tarafından samuray kılıcıyla katledilmişti... Üniversite öğrencisi ve balerin Ceren Özdemir, hiç tanımadığı uyuşturucu bağımlısı
tarafından evine kadar takip edilmiş ve evinin önünde katledilmişti... İstanbul surlarında başı kesilerek katledilen İkbal ve Ayşenur'un katil zanlısı da uyuşturucu bağımlılarından birisiydi... Bu cinayetlere sıradan bir kadın cinayeti diyebilir miyiz? Bu cinayetlerin altında yatan uyuşturucu madde gerçeğini görmeden ve yok etmeden kadın cinayetlerini önleyebilir miyiz?
Çocuk istismarlarına engel olabilir miyiz? Sokakta nereden ve kim tarafından geldiğini bilmediğimiz saldırılara engel olabilir miyiz? 26 suç kaydı bulunan madde bağımlısı tarafından görevi başında Şehit edilen Polis Şeyda Yılmaz olayında şahsın annesinin sözleri şu şekildeydi; “26 suç kaydı olan çocuğumu neden devlet almadı? Benim oğlum uyuşturucu satıcısıydı... Defalarca savcılara yalvardım, almaları icin çok uğraştım” demişti...
Hükümeti ve yetkililerin hiçbir etkin politika yürütmediğini bilmek için kahin olmaya gerek var mı? Böyle olayların yaşandığı milyonlarca ailelerin olduğu bir ülke haline gelmedik mi?...
Neydi? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2025 yılını 'Aile Yılı' mı ilan etmişti? Hangi ailenin yılı bu yıl?...
Tekirdağ'da madde bağımlısı anne, sevgilisi ve madde kullandıkları kişiler tarafından istismar ve şiddete uğrayarak hayatını kaybeden Sıla bebeğin mi 'Aile Yılı'?... Bugün Türkiye’de annesi bağımlı olduğu için kendisi de uyuşturucu bağımlısı olarak
dünyaya gelen bebeklerin olduğunu biliyor musunuz? Gaziantep’te 14 yaşındaki kız çocuğunun madde bağımlısı babasını uyurken öldürmesi mi 'Aile Yılı'nız?... Adana'da bağımlı oğlunu öldüren ve “Oğlumun uyuşturucu parasını yetiştiremiyordum, o da sürekli saldırıyordu. 7-8 yıldır hayatımız zindan olmuştu... Hiçbir baba evladını öldürmek istemez” diyen babanın mi 'Aile Yılı'nı ilan ettiniz?
“Türkiye Cinnet Geçiriyor" görmüyor musunuz?
Bizler bu vakaları bundan sonra da daha trajik ve her gün yaşamaya devam edeceğiz. Bu evlerde bir de bağımlı bireylerle yaşayan çocukların, gençlerin ve kadnların ömür boyu sürecek travmalarına hiçbir psikolojik destek ve yöntem sorumluluğu olan hiçbir kamu görevlisi ve kurumları çare olamayacak, iyi edemeyecekler... Memleketim olan Elbistan'da geçen ay 2 genç vatandaşımız uyuşturucu maddeye bağlı hayatlarını kaybettiler. Elbistan'da konargöçerlerin yaşadığı ve bölgenin uyuşturucu satış ve teminin yapıldığı yer olarak bilinen alanda uyuşturucu temin ederek aynı bölgede aracında ölü bulunan kamu görevlisiyle, yine aynı yerde uyuşturucu temin ederek kullanan ve su kenarında hayatını kaybetmiş olarak bulunmuştu. Daha önceleri de ölümlü vakaların yaşandığı bu uyuşturucu satış alanı icin yetkililerin harekete geçmemesini vicdanlarına bırakıyorum.
Google arama motoruna; "Makam aracında yüklü miktarda uyuşturucu maddeyle yakalanan Milletvekili kim?" yazdığınızda TBMM çatısı altında birisi çıkıyorsa iktidardan nasıl mücadele bekleyebiliriz?... Şimdi kutsal olan bu devlet ve uyuşturucu baronlarının satın aldığı, bu yüzden de gözlerini kapatmış kamu görevlileri miydi?... Sorunlar yıllardır bilindiği halde görmezden gelindi. Uyuşturucu ile mücadele, operasyon fotoğraflarıyla yapılmaz. Bir devletin görevi gençleri korumak ve aileleri ayakta tutmaktır.
Uyuşturucu gençliği, gençlik bir milleti yok ediyor. Suç(!) İşleri Bakanı'nın kendi döneminde yaptığı ve Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu dediği Bataklık Operasyonu'nda tutuklanan 73 sanıktan 72'si beraat etmiştir. Uyuşturucu baronları korunurken bağımlı çocuklar yalnız bırakılıyor... İktidarın gösterdiği başarı tablosu vicdanlarımızı değil, yalnızca ekranları tatmin ediyor. Eğer gerçekten mücadele edilmek isteniyorsa; bu işin rantıyla, siyasetinden bürokrasisine ve her alanda kara parayla satın alınmış kişilerle de edilmelidir. Ama maalesef bu irade bugüne kadar ne yazık ki gösterilmemiştir. Bugün burada tüm siyasi partilere çağrımızdır: "Gençliğimizi ve geleceğimizi feda etmeyin... Anneleri çocukları ve kadınları yalnız bırakmayın... Susanlarda görmezden gelenlerde bu suça ortaktır... Bu yaşam hakkını korumayan devlet görevini yerine getirmemiş demektir... Bizler işte tam da bu yüzden buradayız. Bir çocuğun daha kaybedilmesine tahammülümüz yoktur!" ifadelerini kullanarak sözlerini sonlandırdı.
Kaynak: Haber Merkezi
En Çok Okunan Haberler