GÖLGEN SENİ EVDE BEKLEMEZ

Yazının Giriş Tarihi: 11.12.2025 11:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.12.2025 11:57

Sandığın gibi kapının arkasında pusuya yatmış değildir; koltukta çöreklenmiş, seni suçlayacak cümlelerini terbiye etmiyordur. Çünkü gölge dediğin, eve ait değildir. Gölge, sen nereye gidiyorsan oradadır.

İnsan kendi karanlığını “bir yere bırakabileceğini” sanacak kadar iyimser olabiliyor.
Sanki gölge bir bavul… Sanki içindeki utanç, öfke, değersizlik, bağımlılık ve kırılganlık bir odada kilitli kalabilir.
Sanki gündüz işte “başka biri”, gece evde “gerçek kişi” olabiliyoruz.

Hayır. Gölge, aidiyetini sana kurmuş bir göçebedir.
Evde beklemez; aklında fısıldar, ilişkilerinde belirir, ses tonunda gizlenir, kararlarında hüküm sürer.

Ama daha ilginci şu:
Biz gölgeden saklanırken o bizden saklanmaz. O kadar dürüsttür ki, gerçekten görmek isteyen herkes onu açık seçik yakalayabilir. Ama kim görmek ister?

Gölgeyi görmek, kendine itiraf etmeyi gerektirir.
“Ben de manipüle ediyorum.”
“Ben de kıskanıyorum.”
“Ben de güç istiyorum.”
“Ben de inciniyorum ve bazen intikam almak istiyorum.”
“Ben de korkuyorum.”
Bunları söylemek, modern insanın ‘parlatılmış kimliği’ne ağır gelir.

Toplumsal Versiyonumuzun Kör Noktası

İnsan, “gölgesiyle yüzleşmemek” için muhteşem bir mimari kurmuştur.
Buna kişilik vitrini diyorum.
Herkesin bir vitrini var:
– Başarılı görünme vitrini
– Mutlu aile vitrini
– Samimi arkadaş vitrini
– Ahlaki üstünlük vitrini

Ve vitrinden içeri bakmak yasak.
Çünkü vitrinin arkası depo;
doldur-boşalt yapılan, tozlu, karışık, itiraf edilmemiş duyguların çöplüğü.

İnsanlık tarihi boyunca da bu depo hiç değişmemiştir.
Sadece ışıkları değiştirdik, şarkıları güncelledik, duvarları boyadık.
Duygular aynı kaldı.


Psikolojinin en eski oyunlarından biri, gölgeni “yönetiyorum” sanmaktır.
Oysa yönetmek dediğin nedir?
Susturmak mı?
Bastırmak mı?
İnkâr etmek mi?

Beynin çok ilginç bir özelliği var:
Bastırılan her şey, güç kazanarak geri döner.
Duyguyu bastırırsın—semptom olur.
Öfkeyi bastırırsın—pasif agresiflik olur.
Kıskançlığı bastırırsın—kendini sabote edersin.
Utancı bastırırsın—sempatik maskelerin olur.

Gölge, bastırıldıkça sivrileşir.
Tıpkı kapatılmış bir çocuğun kapıya vurması gibi:
“Ben de varım.”

Gölgen Kötü değil,sadece eğitimli değil

İnsanlar gölgeyi hep kötü bir şey sanıyor.
Ama gölge kötü değildir; sadece eğitilmemiştir.
Terk edilmiş bir çocuğun enerjisidir gölge.
Kırılgan, aç, dokunulmamış.
Onu reddettiğinde vahşileşir.
Yanına aldığında ise bir tür içsel güç haline gelir.

En tehlikeli gölge, dışlanmış gölgedir.
En dönüştürücü gölge, kabul edilmiş olandır.


“Gölgen seni evde beklemez.”
Çünkü gölge, evde değil;
senin zannettiğin “sen”in içinde yaşar.

Ve belki de en korkutucu ihtimal şu:
Sen gölgenden kaçarken aslında kendinden kaçıyorsun.
Belki de yıllardır aynada gördüğün ama tanımadığın yüz, gölgenin sana bakarak söylediği tek cümle:
“Ben sensiz hiçbir yere gitmem.”

Peki…
Eğer gölgen her yerde seninle ise…
Asıl soru şu değil mi?

Sen kim olurdun, gölgeni yanına alacak cesaretin olsaydı?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.