ATATÜRK SOSYAL MEDYADA OLSAYDI …

Yazının Giriş Tarihi: 09.11.2025 18:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.11.2025 18:44

Atatürk sosyal medyada olsaydı, önce kullanıcı adını düşünürdü.

“Gerçek isimle var ol, çünkü sahte hesapla hakikat savunulmaz,” derdi belki.

Profiline fotoğraf olarak da bir portre değil, Anadolu’nun yüzlerinden birini koyardı yaşlı bir çiftçi, kitap okuyan bir kız çocuğu, sabah işine yürüyen bir genç…

Çünkü o bilir ki, bir lider kendini değil halkını görünür kılar.

Sabah güne başlarken ekranı açmadan önce düşünürdü:

“Bugün söyleyeceğim söz, insanın bilincini mi yükseltir, yoksa kalabalığa mı karışır?”

Ve belki paylaşım sayısını sınırlardı.

Çünkü her kelimenin değeri, onun sessizlikle olan mesafesindedir.

Atatürk’ün hesabında öfke patlaması, tartışma, alay yoktu.

Yorumlarda tartışanlara tek bir cümleyle cevap verirdi:

“Anlamadan karşı çıkmak, düşünmeden alkışlamak kadar tehlikelidir.”

Böyle yazardı, sonra sayfayı kapatır, doğaya çıkar, düşüncesini yeniden kalibre ederdi.

Psikolojik olarak kendi merkezini hep korurdu;

duygularını sosyal ortamlarda değil, sessiz yürüyüşlerinde düzenlerdi.

Paylaşımlarında gösteriş değil, üretim olurdu.

Bir fotoğraf paylaşsa, altına şu satırları yazardı:

“Bir ülkeyi kalkındıran, parmak uçlarındaki sabırdır.”

Bir video yayınlasa, bir gencin gözündeki ışığı gösterirdi,

çünkü ona göre medyanın en güçlü hali ‘ilham’dı’.

Bazen de hiç paylaşım yapmazdı.

Çünkü o bilir ki, bazen en yüksek ses, suskunluğun içinden gelir.

Sosyal medya fırtınasında rüzgârın yönünü değil, niyetin yönünü izlerdi.

Bir şey paylaşmadan önce kendine sorardı:

“Bu cümle, toplumu mu büyütüyor , yoksa benliğimi mi?”

İnsanların birbirine saldırdığı, sahte kahramanlıkların parladığı bir çağda

Atatürk belki bir “bilinç akımı” başlatırdı.

Hastag’ı da şu olurdu: #FikriHürVicdanıHürKal

Ve altına şu satırı bırakırdı:

“Özgürlük, başkalarının sustuğu anda bile kendi düşünceni koruyabilmektir.”

Akşam olunca bildirimleri kapatır, kitabını açardı.

Kendine ait bir “dijital inziva” zamanı olurdu.

Çünkü o bilir ki, sürekli görünür olmak, insanın iç sesini köreltir.

Bir ulusu yönetmiş biri olarak değil,

kendini yönetebilen bir insan olarak örnek olurdu.

Ve belki bir gece, kendi hesabından şu cümleyi paylaşırdı:

”Benim görevim geçmişte kaldı;şimdi siz kendi bilincinizin CUMHURİYETİNİ kurun"

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.