Başta siyasi partiler olmak üzere, bu sert esen fırtanın kimseye yararı olmayacağını bir vatandaş olarak belirtmek isterim. Çünkü bu vatan 85 milyonu kardeşlerimizi bire, bir etkiliyor. Bir yerde bugün ve yarını hiç dert etmeyelim. Ama, bu milletin geleceğinin, günahı ve sevabı hepimize aittir. Ona göre her kesimi sükünete davet etmek hepizin görevidir. Bana göre, siyasi partilerin başarısı karşıya yapılan hakaretten asla geçmez. Benim bildiğim, hoşgörü saygı ve sevgi toplumu bir araya getiren çimentodur. Şu akla gelebilir? Toplum içinde bağıran çağıran daha çok itibar görüyor. Bu da bize ait bir olumsuzluk olmalı. Ben toplumun daha çok, ilim ve bilim sahiplerine itibar etmelerini tavsiye etme çağrımı yapmak istiyorum. Başımızda bu fırtınalar bence hiçte iyiye alemet değil. Burada eski bir cümleyi hatırlatmak isterim. " BU GEMİDE HEP BERABER YÜZÜYORUZ, BU GEMİ BATARSA, HEPİMİZ BATARIZ." Ona göre, birilerin perişanlığı bizi mutlu etmesin. Gün gelir devran döner, yaptığımız zulüm bize döner. Ona göre hareket etmek kardeşlik mecburiyetidir. Birde şu tecrübem var. Vatandaşın kalbini, kazanmak ALLAH yanında ibadet olarak kabul göreceğini yürekten inanıyorum. Çünkü birlik beraberlik başarıyı getirir. Olan başarı tüm vatandaşa fayda olarak döner. Birde son yıllarda devletin verdiği makamlara saygının azaldığını üzülerek takip ediyoruz. Kişinin temsil ettiği makam TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN UYGUN GÖRDÜĞÜ MAKAMDIR. Buna saygı göstermek, bir vatandaşlık görevidir. Yani her kes işini doğru dürüst yaparsa, olan proplemler kendiliğinden çözülür. Bu olan huzurdan hepimiz, fayda görürüz. Bu fırtınalar artık dinmeli diyorum. ALLAH için, kul için...

Sözlerimi Mevlana’nın sözleriyle bitirmek istiyorum:

GÜZEL DÜŞÜN,

GÜZEL YAŞA;

ÇÜNKÜ İNSANIN

BAHTI, GÖNLÜNÜN

RENGİNDENDİR.

İşte birlik, beraberlik içinde, saygı ve sevgiler sunarım.