Hayatımız boyunca yaşamamızın bayram tadında geçmesi için, hepimize büyük sorumluluk düşer. Kendimizi düşünürken, diğer kardeşlerimizin haklarına azami dikkat etmeliyiz. Çünkü bayramlar öyle laf olsun diye ortaya çıkmamıştır. Milli bayramlar ve dini bayramlar toplumun huzur içinde yaşamaları için bir çağrıdır. Onun için bayramlar kutlandı, bayramlardan sonra eski olumsuz hayatımıza dönmemiz, bayramda yaptığımız tüm güzel davranışların önemi ve güzelliğini ortadan kaldırır. Onun için milli bayramlarda aldığımız feyzle devletimizin birliği ve beraberliği için sadakat göstermek bizim en büyük, görevimiz olmalı; yani geleceğe bırakacağımız en büyük miras, birlik beraberliktir. Örneğin 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim bayramları öyle yeşillik olsun diye kutlanmıyor. Atalarımızın canları pahasına, bu vatanı kurtarmak için gösterdikleri kahramanlıklarının bir hediyesidir. Atalarımız bu uğurda canlarını vermekte asla çekinmemişlerdir. Bizlere bu aziz devleti korumayı ve kardeşçe yaşamayı miras bırakmışlardır.
Gelelim yüz de doksan beşi Müslüman olanların Kurban ve Ramazan bayramlarına; Bunların faziletini ve ülkemizin kardeşlik ruhunu din adamlarımız her zaman anlatıyorlar. Bu yetmiyorsa artık bilgi ve internet hemen, hemen yerde var. Öğrenmek isteyenler buradan da,bilgi sahibi olabilirler. Benim buradan hatırlatmak istediğim, her konuda hoşgörü sahibi olmalıyız. Allah için, insanlık için, birbirimizin haklarına azami dikkat etmeliyiz. İşte o zaman Bayram tadında da hayatımız devam eder.
Bakın, Mevlana bizlere yedi öğüte bulunuyor?
“1-Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2-Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3-Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4-Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5-Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol.
6-Hoşgörülükte deniz gibi ol.
7-Ya olduğun gibi görün ya göründüğü gibi ol”
Son olarak birlik beraberlik içinde mutlu bir yaşam dilerim.