UZUN EŞEK

Yazının Giriş Tarihi: 09.12.2024 14:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.12.2024 14:17

1970’lerde Gaziantep Lisesi orta bölümünde okurken, özellikle baharda, okul çıkışında arkadaşlarla birlikte Kavaklığa gider oyunlar oynar, stres atardık.
Öyle ayağımızda marka spor ayakkabıları, sırtımızda formalarımız yoktu.
Okulumuzda basketbol, voleybol sahası olmasına rağmen, biz oyun oynamak için okul dışındaki alanları tercih ederdik.
Kırkayak, Zerdalilik, Maanoğlu köprüsü yanı, Alleben kenarları top oynamak için en ideal yerlerdi.
Ama bizim için bulabildiğimiz her açık alan top sahası, oyun alanlarıydı.
Kavaklıkta özellikle bugün Gazi Mustafa Kemal okulunun hemen arkasındaki çimenlik alana sıkça giderdik.
Elimizdeki kitapları bir tarafa atar, sırtımızdaki ceketleri çıkarır, başlardık topun ardından deli danalar gibi koşturmaya.
Ergenlik çağımızın en neşeli oyunlarından biri de Uzun eşek oyunuydu.
Uzun eşek oynamak için arkadaşlarımız iki gruba ayrılırdı. Gurup içinden birimiz hakem ya da yastık olur, bir ağaca sırtını dayardı.
İkiye ayrılan gurup yazımı turamı atar, kaybedenler hakem önünde sırayla kafasını hakemin bacaklarının arasına sokar, diğerleri de aynı şekilde onu takip ederdi. Gurubun tamamının sırtlarının ekmek tahtası gibi düzgün olması esastı.
Yastık önünde, yani hakem karşısında sıraya girenlerin ayakları yere sağlam basmalıydı. Alta yatanların sırasının bozulup, gurubun kopması, alta kalanların çökmeleri oyunun tekrarlanma nedeni sayılırdı.
Bir gurup hakem karşısında eğilmiş vaziyette yerlerini alırken, diğer grup üyeleri ise geriden koşarak gelir, eğili halde duranların en önündeki üyesinin sırtına atlayıp onun üzerinde tutunmaya çalışırlardı. Gurup üyelerinin tamamının altta duranlar üzerine atlama ve birlikte tutunma işlemi bitince, bu kez üstteki gurup üyelerinden biri alta yatanlara hitaben elini havaya kaldırır bir sayı gösterir; “Eşeğim kaç yaşında?” diye seslenirdi.
Bu sayı, 10 sayısının üstü olamazdı.
Alttakiler sorulan sayıyı bilirlerse alttan kurtulur, diğer gurup onların yerine geçerlerdi. Bilmezlerse sorulan soru bilininceye kadar oyun tekrarlanırdı.
Bu oyunda altta kalanların canı oldukça acısa da gençliğin verdiği enerji ve heyecanla kimse bu durumu umursamaz, şikayetçi olmazdı.
Hatırlıyorum da uzun eşek oynarken pek çoğumuzun pantolonu yırtılır, düğmeleri kopar, giysilerimizin dizi direği çimen yeşiline boyanırdı.
Pek çok kez papara yesek de oyun bizim için oyun olmaktan öteye, taydaşlarımızla birlikte olmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın, takım olmanın, ergen olmanın en güzel anlarıydı.
Yıllar sonra uzun eşek denince okulum, öğrenciliğim, arkadaşlarım geliyor aklıma.
Uzun eşek denince gülmek, haykırmak, hoplamak, zıplamak, devrilmek, eğilmek, çökmek, yerlerde yuvarlanmak, sırt üstü yatıp toprağı koklamak, börtü böceği hissetmek geliyor aklıma.
Uzun eşek denilince koşuşturmaların ardından kan ter içinde kalıncaya, Alleben deresinde çimmek, çüt depik atmak geliyor aklıma.
Uzun eşek denince acıkınca üzüm ekmek, dilim dilim paylaşıp yediğimiz kavun karpuz geliyor aklıma.
Uzun eşek gönüllü hamallıktı! Şimdi üste para versen oynayacak genç bulamazsın vesselam.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.