Nisan ayı geldi. Bu ayda yağan yağmurun insanlarımızın hayatındaki yeri ve önemi büyüktür. Bu ayda yağan yağmur börtü böcek için olduğu kadar, insanlarımız içinde şifa kaynağı olarak bilinir.
Özellikle nisan ayında (14 Nisan-14 Mayıs arasında) yağan yağmur bilimsel olarak yeryüzündeki en saf sulardandır. Bu ayda yağan yağmurda "kullanılabilir Demir” oldukça boldur. Vücudumuzda kış boyu yitirdiğimiz demir, Nisan yağmurunda ıslandığımız da, ya da bu sudan içtiğimizde kısa sürede tekrar normal seviyesine ulaşabilir. Bereket ve Şifa kaynağı olduğuna inanılan nisan yağmuru suyu ile enerji ve zindelik kazanabilir. Yapılan bilimsel gözlemlerde nisan yağmurlarıyla hayat kaynağımız olan tahıl ve tüm tarım ürünlerinin veriminin arttığı görülür.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde halkın nisan yağmurunu toplayarak "Ya Şafi" diyerek şifa niyetine içtiğini, yıkandıklarını biliyoruz.
Mevlâna müzesinde Nisan yağmuru kapları sergilenmektedir. Mevlevihanelerde nisan yağmuru Şifa niyetine kullanmış, halkta tavsiye edilmiştir. Peygamberimizin de Nisan yağmurunun kullanılmasını tavsiye eden hadisleri şerifleri mevcuttur.
Anadolu coğrafyasında nisan yağmurları ne kadar önemliyse, Gaziantep'te de nisan yağmurları ve suyunun yöre halkı nezdinde ayrı bir önemi ve kutsiyeti vardır.
Otuz kırk yıl öncesine kadar Gaziantepli Nisan yağmurunun kutsiyetine ve şifa kaynağı olduğuna inanır bu suyu geniş kaplarda toplar, şişelerde saklardı. Toplanan bu suyu; sancı, ağrı giderilmesinde, sara ve ruhsal hastalıklarının tedavisinde, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara içirerek tedavi etmeye çalışılırdı. Ayrıca büyük bir kaba nisan yağmuru suyunu koyup belirli bir süre içinde oturup, daha sonra tüm vücudu yıkayarak vücudun demir eksikliği gidermede, saçların gürleşmesi için, yumurtalık iltihabını söktürüp, doğurganlık kazanmak için de kullanılırlardı.
Ayrıca inanması imkânsız ama yoğurt mayalamada da kullanıldığı söylenilir.
Ayrıca Gaziantep yöresinde dün uygulanan, bugün unutulmuş olan nisan yağmuru ile ilgili birkaç kalk inanmasından söz edebiliriz.
“1— Nisan yağmuru bir oluktan alınır saklanır. Gelecek sene Nisan’ında yağmur yağmazsa bu su götürülür, yağmur yağsın diye Alleben deresine serpilir.
2— Nisan yağmuru bir şişede saklanır. Çocuk doğunca çocuk güzel ve sağlıklı olsun diye bu su ile yıkanır.
3— Nisan ayında cuma salası verilirken kıbleye karşı olan bir oluk altına bir ocak kurulur ve üzerine bir çamaşır kazanı konur. İçine beş altı aylık olduğu halde şok cılız kalmış olan çocuk yatırılır. Elinde ucu alevli bir süpürge tutan bir kadın gelir. Alevi ocağın altına sokar, kazan kızmadan(ısınmadan), öteden diğer bir kadın gelir;
— Kele nişleysin (ne yapıyorsun?) der. Alevi kazanın altına sokan kadın;
— Adam eti bişiriym. (pişiriyorum.) der.
Kadın: —“Adam eti blşer mi?” Diye çocuğu kazandan alır kaçar.
Bu iş çocuk gürbüz olsun diye. Nisan da üç cuma tekrar edilir."
Ayrıca nisan yağmuru ile ilgili anlatılan hikâyeler, söylenen atasözlerimizde vardır.
" Eski zamanlarda, Bir usta, güzel bir çiftçi sabanı yapmış, Bilgeye sormuş;” bu saban nasıl olmuş?” diye. Bilge de sabana bakmış “O Nisan’da belli olur “demiş.
Toplumumuzda nisan yağmuru ile ilgili atasözleri de mevcuttur. Bu atasözleri de nisan yağmurunu ne kadar önemsendiğini, hayatımızdaki yerini işaret etmesi bakımından da önemlidir.
Nisan yağmuru ile ilgili tespit edebildiğim atasözleri ise şunlardır:
“Nisan yağmuru balığın ağzına düşer İnci olur, yılanın ağzına düşer zehir olur.”
“Mart yağdırır; Nisan öğünür. Nisan yağdırır; insan öğünür.”
“Nisan’da; arpa, buğday yağar.”
“Nisan yağar sap olur, mayıs yağar çeç (tahıl yığını) olur. “
“Nisan yağmuru: altın araba, gümüş tekerlek.”
“Mart kuruluk, nisan yağmurluk “
“Mart’ta tezek kuruya, nisanda seller yürüye.”
“Mart’ta yağmasın, nisanda dinmesin”
“Yılın eksiğini nisan getirir, nisanın eksiğini yıl getirmez “
“Mart’ta yağmaz, nisanda dinmezse sabanlar altın olur”
Kara kışta karlar martta yağmaz, nisanda durmazsa değme çiftçinin keyfine.
"Martın toprağını yalayan davar(küçükbaş),Nisanın toprağını yalayan öküz (büyük baş)ölmez."
“Nisan yağmuru şifadır. (Deyim)
İbrahim Alisinanoğlu-8.4.2025
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ALİSİNANOĞLU
NİSAN YAĞMURU VE HALK İNANMALARI
Nisan ayı geldi. Bu ayda yağan yağmurun insanlarımızın hayatındaki yeri ve önemi büyüktür. Bu ayda yağan yağmur börtü böcek için olduğu kadar, insanlarımız içinde şifa kaynağı olarak bilinir.
Özellikle nisan ayında (14 Nisan-14 Mayıs arasında) yağan yağmur bilimsel olarak yeryüzündeki en saf sulardandır. Bu ayda yağan yağmurda "kullanılabilir Demir” oldukça boldur. Vücudumuzda kış boyu yitirdiğimiz demir, Nisan yağmurunda ıslandığımız da, ya da bu sudan içtiğimizde kısa sürede tekrar normal seviyesine ulaşabilir. Bereket ve Şifa kaynağı olduğuna inanılan nisan yağmuru suyu ile enerji ve zindelik kazanabilir. Yapılan bilimsel gözlemlerde nisan yağmurlarıyla hayat kaynağımız olan tahıl ve tüm tarım ürünlerinin veriminin arttığı görülür.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde halkın nisan yağmurunu toplayarak "Ya Şafi" diyerek şifa niyetine içtiğini, yıkandıklarını biliyoruz.
Mevlâna müzesinde Nisan yağmuru kapları sergilenmektedir. Mevlevihanelerde nisan yağmuru Şifa niyetine kullanmış, halkta tavsiye edilmiştir. Peygamberimizin de Nisan yağmurunun kullanılmasını tavsiye eden hadisleri şerifleri mevcuttur.
Anadolu coğrafyasında nisan yağmurları ne kadar önemliyse, Gaziantep'te de nisan yağmurları ve suyunun yöre halkı nezdinde ayrı bir önemi ve kutsiyeti vardır.
Otuz kırk yıl öncesine kadar Gaziantepli Nisan yağmurunun kutsiyetine ve şifa kaynağı olduğuna inanır bu suyu geniş kaplarda toplar, şişelerde saklardı. Toplanan bu suyu; sancı, ağrı giderilmesinde, sara ve ruhsal hastalıklarının tedavisinde, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara içirerek tedavi etmeye çalışılırdı. Ayrıca büyük bir kaba nisan yağmuru suyunu koyup belirli bir süre içinde oturup, daha sonra tüm vücudu yıkayarak vücudun demir eksikliği gidermede, saçların gürleşmesi için, yumurtalık iltihabını söktürüp, doğurganlık kazanmak için de kullanılırlardı.
Ayrıca inanması imkânsız ama yoğurt mayalamada da kullanıldığı söylenilir.
Ayrıca Gaziantep yöresinde dün uygulanan, bugün unutulmuş olan nisan yağmuru ile ilgili birkaç kalk inanmasından söz edebiliriz.
“1— Nisan yağmuru bir oluktan alınır saklanır. Gelecek sene Nisan’ında yağmur yağmazsa bu su götürülür, yağmur yağsın diye Alleben deresine serpilir.
2— Nisan yağmuru bir şişede saklanır. Çocuk doğunca çocuk güzel ve sağlıklı olsun diye bu su ile yıkanır.
3— Nisan ayında cuma salası verilirken kıbleye karşı olan bir oluk altına bir ocak kurulur ve üzerine bir çamaşır kazanı konur. İçine beş altı aylık olduğu halde şok cılız kalmış olan çocuk yatırılır. Elinde ucu alevli bir süpürge tutan bir kadın gelir. Alevi ocağın altına sokar, kazan kızmadan(ısınmadan), öteden diğer bir kadın gelir;
— Kele nişleysin (ne yapıyorsun?) der. Alevi kazanın altına sokan kadın;
— Adam eti bişiriym. (pişiriyorum.) der.
Kadın: —“Adam eti blşer mi?” Diye çocuğu kazandan alır kaçar.
Bu iş çocuk gürbüz olsun diye. Nisan da üç cuma tekrar edilir."
Ayrıca nisan yağmuru ile ilgili anlatılan hikâyeler, söylenen atasözlerimizde vardır.
" Eski zamanlarda, Bir usta, güzel bir çiftçi sabanı yapmış, Bilgeye sormuş;” bu saban nasıl olmuş?” diye. Bilge de sabana bakmış “O Nisan’da belli olur “demiş.
Toplumumuzda nisan yağmuru ile ilgili atasözleri de mevcuttur. Bu atasözleri de nisan yağmurunu ne kadar önemsendiğini, hayatımızdaki yerini işaret etmesi bakımından da önemlidir.
Nisan yağmuru ile ilgili tespit edebildiğim atasözleri ise şunlardır:
“Nisan yağmuru balığın ağzına düşer İnci olur, yılanın ağzına düşer zehir olur.”
“Mart yağdırır; Nisan öğünür. Nisan yağdırır; insan öğünür.”
“Nisan’da; arpa, buğday yağar.”
“Nisan yağar sap olur, mayıs yağar çeç (tahıl yığını) olur. “
“Nisan yağmuru: altın araba, gümüş tekerlek.”
“Mart kuruluk, nisan yağmurluk “
“Mart’ta tezek kuruya, nisanda seller yürüye.”
“Mart’ta yağmasın, nisanda dinmesin”
“Yılın eksiğini nisan getirir, nisanın eksiğini yıl getirmez “
“Mart’ta yağmaz, nisanda dinmezse sabanlar altın olur”
Kara kışta karlar martta yağmaz, nisanda durmazsa değme çiftçinin keyfine.
"Martın toprağını yalayan davar(küçükbaş),Nisanın toprağını yalayan öküz (büyük baş)ölmez."
“Nisan yağmuru şifadır. (Deyim)
İbrahim Alisinanoğlu-8.4.2025