ŞÜKÜR VARSA MUTLULUK VARDIR

Yazının Giriş Tarihi: 17.08.2024 09:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.08.2024 09:36

Sevgili kardeşlerim, Allah'a sonsuz hamd ve şükrederiz ki Allahû Tealâ, sizler ve biz bir kere daha birlikteyiz; O’nunla mutluyuz, O’nunla huzur içindeyiz.

Hamd, Allah’ın manevî nimetleri için O’na şükran sunmaktır; şükürse maddî nimetleri için. Allahû Tealâ insanı şükre ama baş düşmanımız olan şeytan küfre yöneltir. İblis, hep hayatın sizi üzebilecek olan yanlarını size gösterir. Mutluluk ve şükür ise, Allah ile olan ilişkiyi lâzım gelen boyutta kurabilmenize bağlıdır.

Gelin, bir kıssa ile anlatalım. Bir gün Hz. İsa, ayakları felçli, gözleri kör ve vücudunda baras hastalığı olan birinin ibadet ettiğini gördü. Adam bütün bunlara rağmen mutluluktan uçacakmış gibi dua ediyordu: “Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!”

Hz. İsa kötürüm adama: “Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor. Bedenin de sıhhatli görünmüyor. Öyleyse nice zenginlere verilmediği halde sana verilen hangi nimettir?”

Kötürüm adam dedi ki: “Allahû Tealâ bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple O’nu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de O’na şükrediyorum. Hâlbuki dünyanın serveti elinde olan nice zenginler var ki, kalbinde O’nu tanıma sevinci, dilinde de O’na şükretme mutluluğu yoktur. Ama Rabbim bana bu sevgiyi ihsan eylemiş.”

Hz. İsa, “Ver şu elini öyle ise!” diyerek elinden tutar, gözlerinden öper. Peygamberin dudaklarının değdiği gözler anında açılır. Heyecanlanan adam:

- Sen şu ölüleri dirilten, hastalara şifalar bahşeden, mucizelerin sahibi Peygambersin, der. Sonra da ayakları üzerine kalkabildiğini anlayınca söylediği ilk sözü şu olur:

- Yâ Nebiyyullah! Sendeki bu mucizeler de O’ndan değil mi? Öyle ise izin ver de geç kalmayayım, O’na şükredeyim, diyerek hemen yere iner, başını secdeye koyar ve der ki:

– “Rabbim! Seni tanıyan bir kalp ve şükreden bir dil ile nimetinin şükrünü yapmaktan acizken şimdi gören bir çift göz ile yürüyen iki de ayak lütfettin. Artık bilemiyorum, nasıl şükretmem gerekiyor bu eşsiz nimetler karşısında?” Adam bunları söyledikten kısa bir süre sonra vefat eder.

Hadiseye şahit olanlar Hz. İsa’ya derler ki: “Yâ Nebiyyullah! Onu secdeye indiren nimetlere biz en baştan beri sahibiz. Ama hiçbirimiz onun duyduğu gibi bir mutluluk duymadık.” Hz. İsa da şöyle buyurur: “Öyle ise tefekkür edin, siz de düşünün! Tefekkür eden, sahip olduğu nimetin farkına varır. Tefekkür etmeyen ise kendisini mahrumiyette sanır!”
İşte insanlar Allah yolunda Allah’a yaklaştıkça şükürleri artar. Neden? Hiçliklerini, sıfır oluşlarını, Allah’ın büyüklüğü, Allah’ın azametini, Allah’ın tamamiyetini, kendilerininse her açıdan eksik olduklarını her geçen gün biraz daha idrak ederler. Şükrün hâkimiyetinde bir dünya hayatı, küfrün yok edildiği noktadır. Şükür varsa küfür yoktur.

76/İNSÂN (DEHR)-3: Muhakkak ki Biz, onu (Allah’a ulaştıran) yola hidayet ettik. Fakat o, ya (Allah’a ulaşmayı diler) şükreden olur, ya da (Allah’a ulaşmayı dilemez) küfreden olur.

Bir insan Allah'a ulaşmayı dilerse o kişi mutlaka şakirlerden olur. Bir insan Allah'a ulaşmayı dilemezse o kişi mutlaka kâfirlerden olur. Hamdinizin şükrünüzün kabul edilebilmesi, mutlaka Allah’a ulaşmayı dileme şartına dayalıdır. Allahû Tealâ hep bekler; acaba bu kulum Bana ulaşmayı dileyecek mi diye. Kuru söz olarak dilemeyi kabul etmez. Kalbimizde oluşan bir talebi mutlaka Allah’a ulaştırmamızı ister. Kalpte böyle bir talep oluştuğu anda Allah onu bilir, işitir ve görür. Gördüğü andan itibaren şükrünüz derecat olarak devamlı amel defterinizin sağ tarafında kaydedilir.

Öyleyse şakirlerden olabilmeniz ve mutlu olabilmeniz çok kolay sevgili kardeşlerim. Diyeceksiniz ki: “Ey Yüce Allah’ım! Ben Seni çok seviyorum. Bu dünya hayatını yaşarken Sana ulaşmak istiyorum. Ruhumu mutlaka Sana ulaştırmak istiyorum. Senin ermiş evliyalarından, dostlarından biri olmak istiyorum. Ne olur, kabul et Yarabbim!” Tamam. Eğer bu talep kalbinizden geliyorsa Allahû Tealâ onu mutlaka değerlendirir. Hacet namazı kılıp mürşidinizi Allah’tan sorduğunuzda size mürşidinizi gösterecektir. Mürşidinize tâbî olunca ruhunuzun, fizik vücudunuzun, nefsinizin, iradenizin hidayeti başlar. Bir insanın şâkir olabilmesi, mutlaka ruhunun vücudundan ayrılıp Allah’ın yoluna girmesiyle mümkündür.

Unutmayın, neye sahipseniz hepsini Allah’a borçlusunuz. Varoluşunuz, Allah’ın sizi var etmeyi dilemesi sebebiyledir. Neyiniz varsa, neye fizik olarak sahip olmuşsanız, mutlaka Allah müsaade etmiştir de sahip olmuşsunuzdur. Her türlü problem, sizi daha güçlü, daha Allah’a yakın, daha Allah’a lâyık kılmak için karşınıza çıkarılır. Hedef sizin mutsuz olmanız değildir, mutluluğu yakalamanızın şartlarına sizi adapte edebilmektir. Hepiniz için bütün güzellikler hazırdır. Allah'ın güzelliklerine koşmanızı bekliyor Allahû Tealâ. Mutlu olmanızı istiyor. Öyleyse Allah’a ulaşmayı dileyin ve şükredenlerden olun sevgili kardeşlerim.

Hepinizin iki cihan saadetine ulaşmanızı Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Allah hepinizden razı olsun. Sizleri çok ama çok seviyoruz, kalbimizden…

www.ibrahimlive.com

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.