REGAİB KANDİLİ, ALLAH’A RAĞBET EDENLER İÇİN BİR BÜYÜK NİMETTİR
Yazının Giriş Tarihi: 25.12.2025 12:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.12.2025 12:10
Hicrî Takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan ayları Allahû Tealâ’nın insanlığa hediye ettiği mukaddes aylardır. Bu aylar Allahû Tealâ’nın rahmetinin insanların üzerine fevc fevc yağdığı, kalplerin manevî huzurla dolup taştığı aylardır sevgili kardeşlerim. Bütün bu manevî huzuru taçlandıran kandiller de üç ayların içinde yer alır. Kandil geceleri İslâm’ın en güzel geceleridir. Allah’ın yolunda olmak, Allah’ın yolunda her şeyi en güzel standartlarda yaşamak, kalbinizde Allah’ı hissetmek; O’nun sıcaklığını, O’nun size ulaştırdıklarını kalbinizde duymak kandil gecelerinin en güzel özelliklerindendir. Hepimiz bu geceleri layıkı veçhile değerlendirmeli; her kandil gecesini Allah’ı aramak, bulmak ve O’na ulaşmayı dilemek için bize sunulmuş büyük fırsatlar olarak telâkki etmeliyiz. İşte içinde bulunduğumuz Recep Ayı’nın bu ilk Perşembesinde Regaip Kandilini kutluyoruz sevgili kardeşlerim. Regaip kelimesi, rağbet kelimesiyle aynı kökten gelir. Bu mukaddes gecede Allahû Tealâ’nın bizlerden beklediği tek şey, Allah’a rağbet etmemizdir. Allah’a rağbetin başlangıç noktası ise bir tek dilektir: Allah’a ulaşmayı dilemek. Kim Allah’a mülâki olmayı dilerse o, kendisine düşen görevi yapmıştır. Allahû Tealâ o kişinin kalbinde böyle bir dileğin oluştuğunu anında işitir, bilir ve görür. O kişinin eğer 7-8 aylık bir ömrü varsa Allah mutlaka onun ruhunu Kendisine ulaştıracaktır (Şûrâ-13, Rs’d-27).Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Dünyadan rağbetini kes ki Allah seni sevsin. İnsanların elindekinden rağbetini kes ki insanlar seni sevsin.”Eğer bizler de Allah’ın bizi sevmesini istiyorsak, hadîs-i şerifte buyurulduğu üzere Allah’a rağbet etmeliyiz. Allahû Tealâ’nın indinde bu gece; bu Regaip Kandili gecesi hepimiz için çok ama çok kıymetli sevgili kardeşlerim. Bu geceyi mutlaka ibadetle geçirmemiz gerekir. Allah için ibadet etmemiz, O’na yalvarmamız, yakarmamız, bizleri en iyiye ulaştırması için büyük gayretlerin içinde olmamız gerekir. Allah, kendisine müracaat edilecek, yalvarılacak, Kendisinden yardım dilenecek bir sığınaktır. Sığınağımız Allah’tır. Talebimiz varsa bu talebi Allah’a iletiriz, Allah’tan dileriz; O hepimizin sahibidir. İşte sahibimiz olan Allah hepimizden bir şeyler istiyor. İstiyor ki ruhumuzu, istiyor ki fizik bedenimizi, istiyor ki nefsimizi ve istiyor ki irademizi sahibimiz olan Allah’a teslim edelim ve her teslimde biraz daha yücelelim. Allah’a değer veren kişi, Allah’ın emirlerine değer veren kişidir. Allah’ın bütün emirlerini muhtevasında toplayan bir tek emir -tek bir kelimelik bir emir- teslimdir; Allah’a teslim olmak. Allah’a ruhumuzu teslim etmek, Allah’a fizik vücudumuzu teslim etmek, Allah’a nefsimizi teslim etmek. Allahû Tealâ buyuruyor ki:39/ZUMER-54: Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.
3/ÂLİ İMRÂN-102: Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan ölmeyin.
Burada Allahû Tealâ açık ve kesin bir şekilde teslimin ölmeden evvel gerçekleşmesini emrediyor sevgili kardeşlerim. Ölmeden evvel ruhumuzu, vechimizi ve nefsimizi Allah’a teslim etmek mecburiyetindeyiz.
Allahû Tealâ Nisâ-58’de de buyuruyor ki: “innallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ: Allah emanetleri, onların sahibine teslim etmenizi (tevdi etmenizi) emreder.” Üç emanetin de onların sahibi olan Allah’a teslimi burada da açıkça emrediliyor.Bakara Suresinin 208. âyet-i kerimesinde ise : “Ey âmenû olanlar, hepiniz birden silm’e girin. (Allah’a teslim olma müessesinin içine girin).” diyor Allahû Tealâ.Öyleyse hepimiz Allah’ın teslim emrine itaat etmekle vazifeliyiz sevgili kardeşlerim. Allah’a teslim olmak için de evvela Allah’a ulaşmayı dilemeliyiz. Unutmayın ki bu bir tek dilek; “Ey Yüce Allah’ım, ben de ölmeden evvel ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur beni de ermiş evliyaların gibi Sana ulaşanlardan kıl.” şeklinde bir dileğiniz, Allah’a teslim yolculuğunuzu başlatacak yegâne anahtardır. Bundan 14 asır evvel Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz ve bütün sahâbe Allah’a ulaşmayı dilemişler ve kendilerini taguta kul olmaktan kurtarmışlardır. 39/ZUMER-17: Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!Allah’a ulaşmayı dileyenler için, ikinci safha mürşide ulaşıp tâbî olmaktır. Kişi mürşidine tâbî olduğu anda ruhunun da fizik vücudunun da nefsinin de hidayeti başlar. Bütün sahâbe kâinatın en büyük mürşidine; Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olarak hidayete ermişlerdir (Fetih-10, Zumer-18). 48/FETİH-10: Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah’a tâbî olurlar. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardır.39/ZUMER-18: Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).
Sevgili kardeşlerim, görüyoruz ki hepimizin kurtuluşu bir tek dilek üzerine bina edilmiş. Bu mukaddes gecede her birinizin bu dileği kalben yapanlardan olmanızı dileyerek, Regaip Kandilinizi bütün gönlümüzle kutluyoruz. Sizleri çok ama çok seviyoruz. Allah hepinizden razı olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
DR. ABDULCABBAR BORAN
REGAİB KANDİLİ, ALLAH’A RAĞBET EDENLER İÇİN BİR BÜYÜK NİMETTİR
Hicrî Takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan ayları Allahû Tealâ’nın insanlığa hediye ettiği mukaddes aylardır. Bu aylar Allahû Tealâ’nın rahmetinin insanların üzerine fevc fevc yağdığı, kalplerin manevî huzurla dolup taştığı aylardır sevgili kardeşlerim. Bütün bu manevî huzuru taçlandıran kandiller de üç ayların içinde yer alır. Kandil geceleri İslâm’ın en güzel geceleridir. Allah’ın yolunda olmak, Allah’ın yolunda her şeyi en güzel standartlarda yaşamak, kalbinizde Allah’ı hissetmek; O’nun sıcaklığını, O’nun size ulaştırdıklarını kalbinizde duymak kandil gecelerinin en güzel özelliklerindendir. Hepimiz bu geceleri layıkı veçhile değerlendirmeli; her kandil gecesini Allah’ı aramak, bulmak ve O’na ulaşmayı dilemek için bize sunulmuş büyük fırsatlar olarak telâkki etmeliyiz. İşte içinde bulunduğumuz Recep Ayı’nın bu ilk Perşembesinde Regaip Kandilini kutluyoruz sevgili kardeşlerim. Regaip kelimesi, rağbet kelimesiyle aynı kökten gelir. Bu mukaddes gecede Allahû Tealâ’nın bizlerden beklediği tek şey, Allah’a rağbet etmemizdir. Allah’a rağbetin başlangıç noktası ise bir tek dilektir: Allah’a ulaşmayı dilemek. Kim Allah’a mülâki olmayı dilerse o, kendisine düşen görevi yapmıştır. Allahû Tealâ o kişinin kalbinde böyle bir dileğin oluştuğunu anında işitir, bilir ve görür. O kişinin eğer 7-8 aylık bir ömrü varsa Allah mutlaka onun ruhunu Kendisine ulaştıracaktır (Şûrâ-13, Rs’d-27).Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Dünyadan rağbetini kes ki Allah seni sevsin. İnsanların elindekinden rağbetini kes ki insanlar seni sevsin.”Eğer bizler de Allah’ın bizi sevmesini istiyorsak, hadîs-i şerifte buyurulduğu üzere Allah’a rağbet etmeliyiz. Allahû Tealâ’nın indinde bu gece; bu Regaip Kandili gecesi hepimiz için çok ama çok kıymetli sevgili kardeşlerim. Bu geceyi mutlaka ibadetle geçirmemiz gerekir. Allah için ibadet etmemiz, O’na yalvarmamız, yakarmamız, bizleri en iyiye ulaştırması için büyük gayretlerin içinde olmamız gerekir. Allah, kendisine müracaat edilecek, yalvarılacak, Kendisinden yardım dilenecek bir sığınaktır. Sığınağımız Allah’tır. Talebimiz varsa bu talebi Allah’a iletiriz, Allah’tan dileriz; O hepimizin sahibidir. İşte sahibimiz olan Allah hepimizden bir şeyler istiyor. İstiyor ki ruhumuzu, istiyor ki fizik bedenimizi, istiyor ki nefsimizi ve istiyor ki irademizi sahibimiz olan Allah’a teslim edelim ve her teslimde biraz daha yücelelim. Allah’a değer veren kişi, Allah’ın emirlerine değer veren kişidir. Allah’ın bütün emirlerini muhtevasında toplayan bir tek emir -tek bir kelimelik bir emir- teslimdir; Allah’a teslim olmak. Allah’a ruhumuzu teslim etmek, Allah’a fizik vücudumuzu teslim etmek, Allah’a nefsimizi teslim etmek. Allahû Tealâ buyuruyor ki:39/ZUMER-54: Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.
3/ÂLİ İMRÂN-102: Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan ölmeyin.
Burada Allahû Tealâ açık ve kesin bir şekilde teslimin ölmeden evvel gerçekleşmesini emrediyor sevgili kardeşlerim. Ölmeden evvel ruhumuzu, vechimizi ve nefsimizi Allah’a teslim etmek mecburiyetindeyiz.
Allahû Tealâ Nisâ-58’de de buyuruyor ki: “innallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ: Allah emanetleri, onların sahibine teslim etmenizi (tevdi etmenizi) emreder.” Üç emanetin de onların sahibi olan Allah’a teslimi burada da açıkça emrediliyor.Bakara Suresinin 208. âyet-i kerimesinde ise : “Ey âmenû olanlar, hepiniz birden silm’e girin. (Allah’a teslim olma müessesinin içine girin).” diyor Allahû Tealâ.Öyleyse hepimiz Allah’ın teslim emrine itaat etmekle vazifeliyiz sevgili kardeşlerim. Allah’a teslim olmak için de evvela Allah’a ulaşmayı dilemeliyiz. Unutmayın ki bu bir tek dilek; “Ey Yüce Allah’ım, ben de ölmeden evvel ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur beni de ermiş evliyaların gibi Sana ulaşanlardan kıl.” şeklinde bir dileğiniz, Allah’a teslim yolculuğunuzu başlatacak yegâne anahtardır. Bundan 14 asır evvel Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz ve bütün sahâbe Allah’a ulaşmayı dilemişler ve kendilerini taguta kul olmaktan kurtarmışlardır. 39/ZUMER-17: Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!Allah’a ulaşmayı dileyenler için, ikinci safha mürşide ulaşıp tâbî olmaktır. Kişi mürşidine tâbî olduğu anda ruhunun da fizik vücudunun da nefsinin de hidayeti başlar. Bütün sahâbe kâinatın en büyük mürşidine; Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olarak hidayete ermişlerdir (Fetih-10, Zumer-18). 48/FETİH-10: Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah’a tâbî olurlar. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardır.39/ZUMER-18: Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).
Sevgili kardeşlerim, görüyoruz ki hepimizin kurtuluşu bir tek dilek üzerine bina edilmiş. Bu mukaddes gecede her birinizin bu dileği kalben yapanlardan olmanızı dileyerek, Regaip Kandilinizi bütün gönlümüzle kutluyoruz. Sizleri çok ama çok seviyoruz. Allah hepinizden razı olsun.