NASIL EVLİYA OLUNUR?

Yazının Giriş Tarihi: 30.07.2024 10:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.07.2024 10:37

Sevgili kardeşlerim, Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki bir defa daha Allah’tan bahsetmek üzere bir aradayız. Unutmayın ki O, kâinattaki en büyük dost.

Velî, dost anlamına gelen bir kelimedir. Evliya kelimesi velî kelimesinin çoğuludur fakat Türkçemize tekil olarak girmiştir. Allah’ın dostlarına evliya denir. “Mevlana mı? O evliyadır. Hacı Bayram Velî evliyadır. Yunus evliyadır.” deriz.

Sevgili kardeşlerim, Allah sizleri bekliyor. Bütün güzellikler sizler için, mutluluklar sizler için. Allahû Tealâ sizi boşuna yaratmadı. Allah'tan gelecek olan bütün pozitif katkılara sizi hazır kıldı. O her zaman sizinle beraberdir. O’nu hissetmeye çalışın. Ve sizden istediği şey sadece bir tercih; Allah’ın yolunda bir tercih. Ve bu mutluluk yolunda bir tercihtir: Allah’a ulaşmayı dilemek.

Allahû Tealâ diyor ki: “Sadece bir tek dilekle Ben sizi mutluluğa ulaştıracağım. Ben size dostum. Sizi de dostlarımdan biri yapacağım. Ben sizden razı olacağım, siz de Benden razı olacaksınız.” Nasıl dileyeceksiniz? Diyeceksiniz ki: "Ey yüce Allah'ım! Nasıl onca ermiş evliyan varsa, ne olur benim de ruhumu ölmeden evvel Sana ulaştır. Beni de dostlarının arasına al." İşte kalpten bu dileğin sahibi olan herkes, Allah'a dostluğun birinci kademesine ulaşmıştır.

Yûnus-62, 63, 64’te Allahû Tealâ diyor ki: “Muhakkak ki Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi? Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır. Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah'ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.”

HERKES ERMİŞ EVLİYA OLABİLİR Mİ?

Evliya olmak, zamanınızda insanların imkânsız gördüğü bir şey. Diyorlar ki: “Bundan yüzlerce sene evvel evliyalar varmış. Hiç bu zamanda evliya mı olurmuş? Kimse kolay kolay evliya olamazmış.” Ama Allahû Tealâ hiç öyle söylemiyor. Şûrâ-13’te diyor ki: “Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır). Kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allah, “Geri kalanı bana ait.” diyor. O kişinin ruhunu Kendisine ulaştıracağını garanti ediyor. Ulaştırdığı an kişi Allah'ın ermiş evliyası olur. Evliya kelimesi Türkçede ‘ermiş’ kelimesiyle ifade edilir. Nereye ermiş? Allah'a. Nesi ermiş? Ruhu.

Unutmayın, Kur’ân-ı Kerim ruhun Allah’a ulaşmasını üzerimize 12 defa farz kılıyor. Ve başta Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) olmak üzere, bütün evliyalar insanları Allah’a ulaşmayı dilemeye davet etmişlerdir. Ne diyor Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Kim Allah’a ulaşmaya muhabbet duyarsa, Allah da onu Kendisine ulaştırmaya muhabbet duyar. Kim Allah’a ulaşmayı kerih görürse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı kerih görür.“

Yunus Emre ne diyor? “Evliyalık bir dilektir. Dileyene düğün dernektir.” “An ey Yunus Rahmân’ını. Dosta ulaştır canını (ruhunu). Ne beslersin bu tenini. Ecel oku yetse gerek.”

İmam Gazalî Hz: “Muhabbetullah’ı tek dost bil. Yolculuğunun gayesi O’na varmak olsun.”

Hoca Ahmet Yesevî Hz: “Hakk’a ulaşmayı dileyenler / Gece ve gündüz dinmeyip / Canı ile söyler Hu zikrini.”

Abdulkâdir Geylâni Hz: “Hak dostları haberin bizzat kaynağında bulunmuşlar, Rab’lerine ulaşmışlardır.”

Mevlanâ Celaleddin Rûmî Hz: “Ey ellerini kaldırıp dua eden kişi, istemek gücünü, dilek için kaldırdığın eli sana kim verdi? Kendi muradından vazgeç de O'nu iste! Muradın yalnız O olsun.”

Necmettin Kübra Hz: “Hicret kişinin beden memleketinden ayrılıp ruhların vatanına göçmesidir. Ermiş zat vuslatı gerçekleştirmiş kâmil insandır.”

İmam Rabbanî Hz: “Ruhun aslî makamına yükselmesi, ölmeden evvel elde edilen ölümle mümkündür ki, hayattayken ruhunu bu mertebeye yükseltenlere ne devlet!”

Aziz Mahmud Hüdaî Hz: “Şeriat mertebesinde bulunan farz ve vaciblerden maksat, Allahû Tealâ’ya vuslattır.”

Pir Sultan Abdal Hz: “Pir Sultan Abdal coşmayan/Aşk küresinde pişmeyen/İlkin Hakk’a ulaşmayan/Sonradan yete mi dersin?”

Said-i Nursî Hz: "Fâniyim, fâni olanı istemem. Acizim, aciz olanı istemem. Ruhumu Rahmân'a teslim eyledim, gayr istemem”

Herşey Allah’a ulaşmayı dilemekle başlar. Sonra kişiyi bir mürşid ihtiyacı kuşatır. Hacet namazını kılıp mürşidini Allah'tan ister. Allah ona mutlaka mürşidini gösterir. Yeter ki kişi buna lâyık olsun; yani kişi kalpten talep ediyor olsun. Bu noktadaki seçim, insanların kalplerinin temizliği-kirliliği değildir. Başlangıçta herkesin kalbi kapkaranlıktır, 0 afetlerle doludur. Allahû Tealâ Bakara-257’de, Allah’a ulaşmayı dileyenlerin dostu olduğunu ve onları zulmetten nura çıkaracağını ifade ediyor: “Allah, âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır…”

Zulmetten nura çıkış, nefsin afetlerinin tezkiye ve tasfiyesini ifade eder. Nefs tezkiyesi mürşide tâbiiyetle başlar. Ve nefs tezkiyesine paralel olarak ruh 7 gök katını aşar, Allah’ın Zat’ına ulaşıp O’nda yok olur. Kişi ermiş evliya olur. Burada yükselme kademeleri biter, yücelme kademeleri başlar. Kişi zikrine paralel olarak; Fenâfillah, Bekâbillah, Zühd, Muhsinler, Ululelbâb, İhlâs ve Salâh makamlarını aşarak, vechini, nefsini ve iradesini de Allah’a teslim eder, salihlerden olur.

Şimdi düşünün; sadece bir tek dilekle Allah sizi sonsuz bir dünya ve cennet mutluluğu ile mükâfatlandırıyor. Daha büyük dost olabilir mi? Siz sadece Allah'a ulaşmayı dileyeceksiniz. Geri kalanı O Büyük Dost yapacak. Daha kolay bir şey olabilir mi? Hepinizin iki cihan saadetine ulaşmanızı Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Allah hepinizden razı olsun. Sizleri çok ama çok seviyoruz, kalbimizden…

www.ibrahimlive.com

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.