MEDİTASYON BİR ZİKİR SAHTEKÂRLIĞIDIR

Yazının Giriş Tarihi: 21.11.2025 14:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.11.2025 14:02

Sevgili kardeşlerim, öncelikle bilmelisiniz ki; hepiniz Allah tarafından çok seviliyorsunuz ve hepiniz mutluluğu yaşamaya lâyık olanlarsınız. Allah’ın istediği şey sadece sizin mutluluğunuzdur. Peki şeytan ne ister? Şeytan insanların bu dünyada mutsuz olmasını, ahirette de kendisiyle beraber cehenneme gitmelerini ister ve hedefine ulaşmak için zulmânî ilimleri vasıta olarak kullanır. Bakınız hadis-i şerifte şöyle buyruluyor:

“Peygamber Efendimiz (S.A.V), bir gün yere düz bir çizgi çizdi ve ‘bu Allah’ın yoludur’ dedi. Daha sonra bu çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizerek “bunlar ise diğer yollardır, her biri üzerinde yanlışa davet eden birtakım şeytanlar vardır’ buyurdu. (K:İbn Mâce, Mukaddime,1).

İnsanları Allah’a ulaştıracak olan Sıratı Mustakîm, bir saadet yoludur. Öbür tarafta ise insanları sonsuz bir huzursuzluğa sokacak olan yollar ve her birinin üzerinde yanlışa davet eden şeytanlar vardır. İblis sizin mutlu olmanızı istemez ve çok iyi biliyor ki; zikir yaparsanız onun elinden mutlaka kurtulacaksınız. Meditasyon, şeytanın tuzaklarının belki de zamanımızdaki en büyüğü. Gerçekten insanların zanlarına bakarsanız eğer, meditasyonun insanlara ferahlık veren, onları rahatlatan, akıllarını, şuurlarını arttıran, onları zinde kılan, adeta onlara hayat veren bir müessese olarak tarif edildiğini görüyoruz. Şeytanın meditasyonu niçin bu devre kadar her gün artan bir gayretle lanse etmek istediğini ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Çünkü insanları zikirden alabilecek olan onun bir benzerini; ama sahtekâr bir hüviyette bir benzerini ortaya koymak; bu şeytanın işidir.


Transandantal meditasyon veya yoga pratiğinde Sanskritçe bazı kelimeler veya mantralar tekrar edilir. Genellikle om (aum) kelimesi kullanılır. Bu kelimenin kutsal bir ses olduğuna inanılır. Hâlbuki zulmani kelimelerdir, Rabbanî hiçbir tarafı yoktur. Gerçekten eğer zihniniz bir tek kelime üzerinde konsantre olabilirse şuur altına itilmiş şeyleri kilitleyen düşünce üzerinizden ayrılacağı için, kişi o seans sırasında bir rahatlığa gerçekten ulaşıyor. İşte bu küçücük sır sebebiyle -şeytan bunu çok iyi biliyor ve bunu değerlendiriyor- insanların zikir yapmasına mâni olmak istiyor. O süreç içerisinde bir tek kelimeyi tekrar ediyorsunuz ve o kelime üzerine konsantre olmanızı istiyor iblis sizin. Olabilirseniz, geçici bir süre için -belki 5 dakika, belki 10 dakika- o kelimenin üzerine yoğunlaştığınız için diğer olayları unutuyorsunuz. İşte bunun bir mutlulukmuş gibi insanlara yutturulduğunu görmenin huzursuzluğunu yaşıyoruz. Bu bir sahtekârlıktır. İnsanların mutluluk hedefinin iblis tarafından saptırılmasıdır. İnsanlar neden mutsuz? Nefsi ile ruhu arasında devamlı kavga var, nefsi ile ruhu arasında kesilmesi mümkün olmayan bir diyalektik kavga. O kişiyi bu kavga sebebiyle huzursuz ediyor, bundan kurtulmak için kişiler transandantal meditasyon yapıyorlar. Transandantal meditasyon boyunca gelen karanlıklar konsantre oldukça, daha kesif bir şekilde şeytanî talepler artacağı için kişi iç dünyasında daha çok, daha çok, daha çok huzursuz oluyor. Hâlbuki Allah mutluluğumuzu nefsimizin kalbindeki temizliğe, aydınlığa, biriken nura bağlamıştır.


Zikir nedir? “Allah” kelimesinin “Allah, Allah, Allah…” diye sesle tekrarıdır veya dili oynatılarak ama ses çıkarmadan Allah kelimesinin sessiz tekrarıdır veya içinizdeki sesin kalbinizin her çift atışıyla “Allah” kelimesini tekrar etmesidir. Üçü de zikirdir. Allah’ın kalbimize nefisinizi temizleyen nurlarını ulaştırdığı şifre “Allah” ismidir. Kim bu kelimeyi tekrar ederse bu kelimedeki İlahî sır tecelli eder. “Allah” kelimesi, Arap harflerinin öyle bir şekilde bir araya getirilmesidir ki bu harflerin birbiri ardınca gelişindeki melodi, bu harflerin birbiri ardında oluşmasının vücuda getirdiği değişik titreşim sayıları bir anahtar teşkil eder ve Allah’ın katından iki tane nurun harekete geçmesini temin eder. Bu nurlardan birinin adına “Rahmet” diyor Allahû Tealâ, birinin adına da “Fazl” diyor. , Gerçekten Nûr Suresinin 21. âyet-i kerimesine baktığımız zaman Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:

24/NÛR-21: “Ve eğer Allah’ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı (nefsinizin kalbine yerleşmeseydi), içinizden hiçbiri ebediyyen nefsini tezkiye edemezdi…”

Bir defa “Allah” kelimesi bir şifredir. Bu şifre kullanılmadıkça Allah’ın katından rahmetle fazl kalbinize gelmez. Siz Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dilemedikçe de Allah kalbinizdeki ekinneti almaz, yani idraksizliği almaz. Rahîm esmasıyla tecelli etmez.

57/HADİD-16: “Allah’ın zikri ile ve Hakk’tan inen şeyle (Allah’ın nurları ile), âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) kalplerinin huşû duyma zamanı gelmedi mi?...”

Allah’a ulaşmayı diledikten sonra zikir yaparsak farklı bir olay var. Allah’a ulaşmayı dilemiyoruz ve zikir yapıyoruz: Allah’ın katından hiçbir şey gelmiyor. Çünkü Rahîm esmasına muhatap olmamışız. Ne zaman kişi Allah’a ulaşmayı dilerse, o noktadan sonra zikir yaparsa Allah’ın katından rahmetle fazl isimli iki grup partikül, iki grup nur iner.


Şimdi Allahû Tealâ az zikri de çok zikri de daimî zikri de farz kılmış:

*Az zikir: “Rabbinin ismiyle zikret ve her şeyden kesilerek O’na ulaş.” (Muzzemmil-8)

*Çok zikir: “Ey âmenû olanlar! Allah’ı çok zikirle zikredin.” (Ahzâb-41)

*Daimî zikir: “Böylece namazı bitirdiğiniz zaman artık ayaktayken, otururken, yan üstü iken (yatarken) devamlı Allah’ı zikredin…” (Nisâ-103)

Acaba neden farz kılmış? İnsanı saflaştırmak için, afetlerle dolu olan kalbini arıtmak için, temizlemek için, tezkiye ve tasfiye etmek için. Nefsinizin afetleri baştan aşağı Allah’ın bütün emirlerine karşı gelen, yasak ettiği bütün fiilleri işlemeye hazır karanlıklar zaten. Bir de transandantal meditasyon yaptığınız zaman o zulmanî kelimeyi tekrar ettikçe, aşağıdan gelen karanlıklar nefsinizin kalbini daha konsantre bir şekilde karartıyor ve devamlı stres halinde bir insan oluyorsunuz. Sevgili kardeşlerim, transandantal meditasyonun bir insana sağlayabileceği bir tek şey var; daha büyük bir stres. Transandantal meditasyon sadece nefsinizin kalbindeki karanlıkları arttırır.

Öyleyse dikkat edin sevgili kardeşlerim, Allah’ın dostları zikirle Allah’a dost olurlar. Şeytanın dostları da meditasyonla şeytana dost olurlar. Transandantal meditasyon, iblisin bütün dünyaya yaymaya çalıştığı ve çok büyük ölçüde başarı kazandığı bir zikir sahtekârlığıdır. Aradaki farkı iyi anlayın sevgili kardeşlerim. Allahû Tealâ hiçbir şeyi boşuna yapmaz. Allah abesle iştigal etmez. Eğer zikri farz kılmışsa, Allah’a ulaşmayı dileyip zikre başladığınız zaman iç dünyanızda da dış dünyanızda da Allah ile olan ilişkilerinizde %51 ölçüde, zikr-i daime ulaştığınız zaman da kesintisiz bir sulh ve sükûn hali yaşamanız her zaman mümkündür.

DR. ABDULCABBAR BORAN

www. ibrahimlive.com

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.