Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’ini bir mutluluk davetiyesi, bir mutluluk reçetesi ve bir mutluluk garantisi olarak indirmiştir. Kur’ân-ı Kerim, bir müjdeler kitabıdır sevgili kardeşlerim.
2/BAKARA-97: Kim Cibril’e düşman oldu ise (ona) de ki: “Hâlbuki muhakkak ki o (Cebrail a.s), onların ellerindeki (kitapları) tasdik eden O (Kur’ân’ı), Allah’ın izniyle, mü’minlere bir hidayet (rehberi) ve müjde olarak senin kalbine indirdi.”
Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Benden önce her gelen peygambere insanların hidayetine vesile olacak bir mucizeyi Allah mutlaka vermiştir. Bana verilen mucize, kelâm nev’inden olan Kur'ân-ı Kerim’dir.”
Hadîs-i şerifte de açıkça ifade edildiği gibi, hayat kitabımız olan Kur’ân-ı Kerim bir mucize-i bakidir. Ve hükümlerini hayata geçirenler için sayısız göz aydınlıkları barındırır.
SECDE-17: Hiçbir nefs (hiç kimse), yapmış olduklarına mükâfat olarak, onlar için göz aydınlığından nelerin saklı olduğunu bilmez.
Şeytan, insanlara Allah’ı hep cezalandırıcı ve korkutucu bir Allah olarak lanse eder sevgili kardeşlerim. Oysaki Allahû Tealâ korkutucu değil, müjdeleyicidir. Kullarına daima müjdeler verir.
2/BAKARA-25: Ve âmenû olup, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amelde bulunanlar için altlarından nehirler akan cennetler olduğunu müjdele...
Allah’ın bütün müjdeleri, kalben Allah’a yapacağımız bir tek dileğimizin arkasına gizlenmiştir sevgili kardeşlerim. “Ya Rabbi, ben de ölmeden evvel ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Beni de ermiş evliyalarından kıl.” şeklinde, kalben yapacağımız bir tek dilek bizi cehennemden kurtarıp cennete ulaştıran anahtardır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) de bu istikamette:“Cenneti isteyen cennete girer.” buyurmuşlardır.
Allah’a ulaşmayı dileyenler Allah’ın dostlarıdır ve hem dünya hem de ahiret mutluluğu ile müjdelenmişlerdir.
10/YÛNUS-62: Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?
10/YÛNUS-63: Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
10/YÛNUS-64: Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.
39/ZUMER-17: Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
Kişi Allah’a ulaşmayı dilediği anda Allahû Tealâ onu derhal kontrolü altına alır sevgili kardeşlerim ve kişiye art arta ihsanlarda bulunarak onu mürşidine ulaştırır. Mürşidine ulaşıp tâbî olan kişinin ruhu vücudundan ayrılır ve Sıratı Mustakîm üzerinden Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşmayı dileyen bütün insanlar, bu minval üzere Allah’ın garantisi altındadırlar. Sadece dileğimizin kalpten olmasını istiyor Allahû Tealâ; dilimizle de söyleyeceğiz ama kalbimizden bir talep Allahû Tealâ’ya ulaşacak. İşte kim böyle bir dileğin sahibiyse Allahû Tealâ mutlaka onu Kendisine ulaştıracağını müjdeliyor sevgili kardeşlerim.
42/ŞÛRÂ-13: Allah dilediğini Kendisine seçer ve onlardan kim Allah’a yönelirse, Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah onu Kendisine ulaştırır.
8/ENFÂL-29: Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir. 25/FURKÂN-70: Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).
Allah’a ulaşmayı dileyen kişi için Kur’ân-ı Kerim’de daha birçok göz aydınlıkları vardır sevgili kardeşlerim. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o kişi evvela cehennemden kurtulmuş, cennet ehli olmuştur. Bu kişi dalâletten kurtulmuş, hidayete adımını atmıştır. Takva sahibi olmuştur, şirkten kurtulmuştur, küfürden kurtulmuştur, hüsrandan kurtulmuştur. Şeytana kul olmaktan kurtulmuş, Allah’a kul olmuştur. Şeytanın dostu olmaktan kurtulmuş, Allah’a dost olmuştur. Hak mü’minlerden olmuştur, âyetlerden gâfil olmaktan kurtulmuştur. Amelleri boşa gitmekten kurtulmuştur. Bütün bu müjdeler, âyet be âyet Kur’ân-ı Kerim’imizde yer almaktadır (Yûnus-7-8, Ra’d-27, Rûm-31-32, Rûm-8, Yûnus-45, Zumer-17, Bakara-257, Sebe-20, Kehf-105).
O halde görüyoruz ki Kur’ân-ı Kerim, âmenû olan (Allah’a ulaşmayı dileyen) herkes için bir müjdeler kitabıdır. Fakat ne hazindir ki insanlar bu pırıl pırıl tabloyu kapkaranlık hale getirerek Kur’ân-ı Kerim’den uzaklaşmışlardır. Oysaki Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.” buyurmuşlardır. Buradaki öğrenmekten murat, Kur’ân-ı Kerim’in kanunlarının öğrenilmesi ve hayatımıza geçirilmesidir.
Hepinizin bu muhteşem kurtuluş reçetesini bir an evvel hayatınıza geçirmenizi ve müjdelenenlerden olmanızı Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyorum. Sizleri çok ama çok seviyorum.
DR.ABDULCABBAR BORAN
www.ibrahimlive.com
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
DR. ABDULCABBAR BORAN
KUR’ÂN-I KERİM BİR MÜJDELER KİTABIDIR
Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’ini bir mutluluk davetiyesi, bir mutluluk reçetesi ve bir mutluluk garantisi olarak indirmiştir. Kur’ân-ı Kerim, bir müjdeler kitabıdır sevgili kardeşlerim.
2/BAKARA-97: Kim Cibril’e düşman oldu ise (ona) de ki: “Hâlbuki muhakkak ki o (Cebrail a.s), onların ellerindeki (kitapları) tasdik eden O (Kur’ân’ı), Allah’ın izniyle, mü’minlere bir hidayet (rehberi) ve müjde olarak senin kalbine indirdi.”
Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Benden önce her gelen peygambere insanların hidayetine vesile olacak bir mucizeyi Allah mutlaka vermiştir. Bana verilen mucize, kelâm nev’inden olan Kur'ân-ı Kerim’dir.”
Hadîs-i şerifte de açıkça ifade edildiği gibi, hayat kitabımız olan Kur’ân-ı Kerim bir mucize-i bakidir. Ve hükümlerini hayata geçirenler için sayısız göz aydınlıkları barındırır.
SECDE-17: Hiçbir nefs (hiç kimse), yapmış olduklarına mükâfat olarak, onlar için göz aydınlığından nelerin saklı olduğunu bilmez.
Şeytan, insanlara Allah’ı hep cezalandırıcı ve korkutucu bir Allah olarak lanse eder sevgili kardeşlerim. Oysaki Allahû Tealâ korkutucu değil, müjdeleyicidir. Kullarına daima müjdeler verir.
2/BAKARA-25: Ve âmenû olup, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amelde bulunanlar için altlarından nehirler akan cennetler olduğunu müjdele...
Allah’ın bütün müjdeleri, kalben Allah’a yapacağımız bir tek dileğimizin arkasına gizlenmiştir sevgili kardeşlerim. “Ya Rabbi, ben de ölmeden evvel ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Beni de ermiş evliyalarından kıl.” şeklinde, kalben yapacağımız bir tek dilek bizi cehennemden kurtarıp cennete ulaştıran anahtardır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) de bu istikamette: “Cenneti isteyen cennete girer.” buyurmuşlardır.
Allah’a ulaşmayı dileyenler Allah’ın dostlarıdır ve hem dünya hem de ahiret mutluluğu ile müjdelenmişlerdir.
10/YÛNUS-62: Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?
10/YÛNUS-63: Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
10/YÛNUS-64: Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.
39/ZUMER-17: Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
Kişi Allah’a ulaşmayı dilediği anda Allahû Tealâ onu derhal kontrolü altına alır sevgili kardeşlerim ve kişiye art arta ihsanlarda bulunarak onu mürşidine ulaştırır. Mürşidine ulaşıp tâbî olan kişinin ruhu vücudundan ayrılır ve Sıratı Mustakîm üzerinden Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşmayı dileyen bütün insanlar, bu minval üzere Allah’ın garantisi altındadırlar. Sadece dileğimizin kalpten olmasını istiyor Allahû Tealâ; dilimizle de söyleyeceğiz ama kalbimizden bir talep Allahû Tealâ’ya ulaşacak. İşte kim böyle bir dileğin sahibiyse Allahû Tealâ mutlaka onu Kendisine ulaştıracağını müjdeliyor sevgili kardeşlerim.
42/ŞÛRÂ-13: Allah dilediğini Kendisine seçer ve onlardan kim Allah’a yönelirse, Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah onu Kendisine ulaştırır.
Cennete girecek olanlar, sevapları günahlarından fazla olanlardır. Allahû Tealâ, Allah’a ulaşmayı dileyen herkesin günahlarını örteceğini; mürşidine tâbi olanlarınsa günahlarını affedeceğini müjdelemektedir.
8/ENFÂL-29: Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.
25/FURKÂN-70: Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).
Allah’a ulaşmayı dileyen kişi için Kur’ân-ı Kerim’de daha birçok göz aydınlıkları vardır sevgili kardeşlerim. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o kişi evvela cehennemden kurtulmuş, cennet ehli olmuştur. Bu kişi dalâletten kurtulmuş, hidayete adımını atmıştır. Takva sahibi olmuştur, şirkten kurtulmuştur, küfürden kurtulmuştur, hüsrandan kurtulmuştur. Şeytana kul olmaktan kurtulmuş, Allah’a kul olmuştur. Şeytanın dostu olmaktan kurtulmuş, Allah’a dost olmuştur. Hak mü’minlerden olmuştur, âyetlerden gâfil olmaktan kurtulmuştur. Amelleri boşa gitmekten kurtulmuştur. Bütün bu müjdeler, âyet be âyet Kur’ân-ı Kerim’imizde yer almaktadır (Yûnus-7-8, Ra’d-27, Rûm-31-32, Rûm-8, Yûnus-45, Zumer-17, Bakara-257, Sebe-20, Kehf-105).
O halde görüyoruz ki Kur’ân-ı Kerim, âmenû olan (Allah’a ulaşmayı dileyen) herkes için bir müjdeler kitabıdır. Fakat ne hazindir ki insanlar bu pırıl pırıl tabloyu kapkaranlık hale getirerek Kur’ân-ı Kerim’den uzaklaşmışlardır. Oysaki Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.” buyurmuşlardır. Buradaki öğrenmekten murat, Kur’ân-ı Kerim’in kanunlarının öğrenilmesi ve hayatımıza geçirilmesidir.
Hepinizin bu muhteşem kurtuluş reçetesini bir an evvel hayatınıza geçirmenizi ve müjdelenenlerden olmanızı Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyorum. Sizleri çok ama çok seviyorum.
DR.ABDULCABBAR BORAN
www.ibrahimlive.com