DUALAR KADERİMİZİ DEĞİŞTİRİR Mİ?

Yazının Giriş Tarihi: 25.08.2025 13:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.08.2025 13:31

DR. ABDULCABBAR BORAN

İnsanlar vardır: “Allah ne istediysek verdi.” derler. İnsanlar vardır: “Ne istediysek olmuyor, Allah dualarımızı kabul etmiyor.” diye hayatları boyunca serzenişte bulunurlar. Peki ya sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz sevgili kardeşlerim? Birçok insanın merak ettiği gibi, acaba kaderimizi dualarımızla değiştirebilir miyiz, ne diyorsunuz? Hadi gelin, Kur’ân-ı Kerim ve sahih hadîsler ışığında bu konuya bir göz atalım ve Allah katında dualarımızın kıymeti ne ile ölçülür, kaderimizde duanın yeri nedir, birlikte inceleyelim.


Allahû Tealâ ilmi ve rahmetiyle her şeyi kuşatmıştır sevgili kardeşlerim. Ve zamandan münezzeh olduğu için de insanların hayatta oldukları süre içinde yapacağı bütün duaları önceden bilir. Neyi dilediğimizi bildiği için kaderimizi de ona göre şekillendirmiştir. Dolayısıyla dua, kaderimizin bir parçasıdır ve Allahû Tealâ’nın en sevgili mahlûku olarak yarattığı insana çok büyük bir ihsanıdır. Öyle ki Yüce Rabbimiz, dünya ve ahiret mutluluğumuzu da bir tek duanın üzerine bina etmiştir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

2/BAKARA-186: Ve kullarım sana Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben (onlara) yakınım. Bana dua edilince dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).

Dualarına icabet edilecek olanlar, Allah’ın irşad davetine icabet eden insanlardır. Kişi Allah’a ulaşmayı dilediği anda Allah’ın davetine icabet etmiştir. Kim Allah’tan dünyevî bir talepte bulunursa kişi Allah’a ulaşmayı dilemiş olsun ya da olmasın; Allah o kişinin talebini kabul eder. Ama Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir kişinin ahirette bir nasibi yoktur. Kim de Allah’tan dünya ve ahiret için talepte bulunursa işte o kişiler için Allah’ın müjdeleri söz konusudur.

2/BAKARA-200: Böylece (hacca ait) ibadetlerinizi (ve kuralları) tamamladığınız zaman, artık atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah’ı zikredin. Fakat insanlardan kim: “Rabbimiz bize dünyada ver.” derse, ahirette onun bir nasibi yoktur.

2/BAKARA-201: Ve onlardan (insanlardan) kim: “Rabbimiz bize dünyada hasene (güzellik ve iyilikler) ver ve ahirette de hasene (güzellik ve iyilikler) ver. Bizi ateşin azabından koru.” derse...
2/BAKARA-202: İşte onlar ki, onların, kazandıklarından (kazandıkları derecelerden dolayı) nasibi vardır. Ve Allah, hesabı çabuk görendir.

Allah’a ulaşmayı dilemek, insanı kurtuluşa erdirecek yegâne duadır.

Allah’a ulaşmayı dilemek, ilk olarak insandaki ruh emanetinin Allah’a döndürülmesini, emanetin sahibine teslim edilmesini dilemektir. Kur’ân-ı Kerim’imizde Allah’a ulaşmayı dilemekle başlayan ruhun Allah’a teslimi 12 defa üzerimize farz kılınmıştır. Fizik vücudumuzun, nefsimizin ve irademizin Allah’a teslimi de farzdır ve aynı dilekle başlayan bir mukaddes yolculuktur. Allahû Tealâ bu istikamette insanı sadece ve sadece Kendisine davet etmektedir ve bu davete icabet etmekle de hepimizi vazifeli kılmıştır.

Ra’d-14’te bizleri Zat’ına davet eden Yüce Rabbimiz, Bakara Suresinin 186. âyet-i kerimesinde bu davete icabetin bir tek dua ile olduğunu ifade etmektedir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Allah sizin soyunuza, mallarınıza, şekillerinize bakmaz; devamlı olarak kalbinize ve o kalpteki niyete paralel işlediğiniz amele bakar.” Kim bu dünya hayatını yaşarken kalben Allah’a ulaşmayı dilerse -sıcacık ama kalpten bir dilek- işte onun için göklerin melekûtu da yerlerin melekûtu da keşfedilmek için hazırdır. Bu bir tek dilek kişiyi sıfır noktasından alıp Allah’ın en sevgilileri arasına, salâh mertebesine çıkaracak olan bir lütuftur. “Ey Yüce Allah’ım! Ben de ölmeden evvel ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur beni de ermiş evliyalarından kıl.” İşte duaların sultanı budur sevgili kardeşlerim. Yunus Emre de bu hakikati şöyle dile getirmiştir: “Dervişlik bir dilektir. Bilene düğün dernektir.”

Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’de cennet ve dünya saadetiyle müjdelediği insanlar bu dileğin sahibi olanlardır. Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesinde Yüce Rabbimiz: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” buyurmaktadır. Ankebût-5 ve Ra’d-27’de de Allahû Tealâ bizi bu büyük müjdeyle tekrar tekrar müjdelemiştir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) de bu minval üzere şöyle dua buyurmuşlardır: Allah’ım! Beni bağışla. Bana acı, beni en ulu dosta (Kendine) kavuştur.”

Kur’ân-ı Kerim’e göre Allahû Tealâ, kalben Allah’a ulaşmayı dileyenlerin günahlarını affeder.

39/ZUMER-54 Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.

8/ENFÂL-29: Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

Mu’min-50’ye göre Allahû Tealâ kâfirlerin -Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin- duasına icabet etmez.

40/MUMİN-50: … Kâfirlerin duası, sadece dalâlettir (dalâletin içindedir).

Peygamber Efendimiz (S.A.V) de bu istikamette söyle buyurmuşlardır: “Kabul edileceğine kesin bir şekilde inanarak Allah’a dua edin. Şunu iyi bilin ki Allah, kalbi gaflet içerisinde olanların duasını kabul etmez.”

Görüyoruz ki Allahû Tealâ’ya yapacağımız bir gönülden yakarış, bizi İslâm olma hedefine ulaştıracak tek anahtardır ve kaderimizin de belirleyicisidir. O halde gelin hep beraber Allah’ın bize bahşettiği bu dua ihsanına layık-ı veçhi ile tutunalım sevgili kardeşlerim. Hepinizin Allah’a ulaşmayı dileyerek dünya ve ahiret saadetine ulaşmanızı, Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Sizleri çok ama çok seviyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.