Allahû Tealâ kalpleri en iyi bilendir ve kişiyi Kendisine yaklaştıracak olan olayları da o kişinin standartlarına göre vücuda getirir. Yaşadığımız olaylar bizim Allah’a sığınmamız ve O’ndan yardım dilememiz için ayrı bir fırsattır sevgili kardeşlerim. Allah hiçbir kuluna acı ve sıkıntı vermek istemez. O’nun vücuda getirdiği olaylardan tek muradı en sevgili mahlûkunun kalbinde bir tek dileği; Allah’a ulaşma dileğini oluşturmaktır. Evliyalığın kapısını açan anahtar da işte bu dilektir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Cebrail kardeşim bana şöyle dedi: “Allah şöyle buyuruyor: Ben dünyaya, dostlarım için acı, bulanık, dar ve sıkıntılı olmasını vahyettim. Ta ki Bana ulaşmayı dilesinler.”
Bir tarafta dînin yegâne kaynağı Kur’ân hakikatleri, diğer tarafta ise insanların Kur’ân’ın yerine geçirdikleri kendi zanları olan emaniyyeler vardır. Her kim kendi zannını ve emaniyyeyi rehber edinirse onlar ebediyyen hüsranda olacaklardır. Akıl sahipleri mutlaka olaylara Allah’ın cephesinden bakmalı ve yaşananları O’nun gözlükleriyle değerlendirmelidir. Kimler yaşadığı olaylar karşısında doğru düşünmeyi başarır da Allah’ın muradını idrak edebilirlerse ancak onlar dünya ve ahiret saadetine adım atabilirler.
Allah’ın indinde daima iki grup insan söz konusudur sevgili kardeşlerim:
Birinci grup: Allah’a ulaşmayı dilemeyen ve kendi zanlarına tâbî olan insanlardır. Onların bütün amelleri boşa gider, bu sebeple onlar cehenneme gidecek olanlardır (Yûnus-7, 8). İkinci grup: Olayları ve Kur’ân-ı Kerim’i değerlendirip Allah’a ulaşmayı dileyen, böylece Allahû Tealâ’nın ezelî ve ebedî tek dîni olan Hanif dînine, Arapça adıyla İslâm dînine tâbî olan insanlardır.
Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o, Allah’ın katındaki en güzel sığınağa sığınmış olur. Çünkü Allah, O’nun katındaki en güzel sığınaktır.
3/ÂLİ İMRÂN-14:… vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi): Ve Allah, O'nun katındaki en güzel sığınaktır.
Allah müracaat makamıdır sevgili kardeşlerim ve Kendisine her zaman müracaat edilmesini ister. Bizler her türlü talebimizi Allah'a ulaştırmakla vazifeliyiz. Allahû Tealâ bundan sadece memnunluk duyar. Kim Allah'a müracaat ediyorsa o, Allah'ı Rab mevkiine koyuyor demektir.
Birinsan Allah'a sığındığı ve O’na mülâki olmayı dilediği zaman Allahû Tealâ şeytanın o kişiye tesir etmesini kesin olarak engeller. Şeytanla ilişkisi kesilen insan, nefsinin afetlerinin artık ona tesir etmediğini görecektir ve yaşayacaktır. Allah'a mülâki olmayı dileyen kişiye Allah mutlaka mürşid sevgisi verir ve hacet namazı kılması halinde de mutlaka kişiye ezelde tayin ettiği mürşidi gösterir. Bir insan mürşidine ulaşıp tâbiiyetini gerçekleştirirse manevî hayatının ikinci safhasına ulaşmıştır.
Tâbiiyet demek, ruhun Allah'a doğru seyr-i sülûk adlı bir yolculuğa başlaması demektir; Allah'a doğru ulaşma, yola çıkma, yaklaşma ve ulaşma yolculuğu. Nefsin afetleriyle ruhun gök katlarında yükselmesi arasında matematik bir ilişki söz konusudur. Nefsin kalbindeki afetlerin her %7 eksilmesi ve afetlerin yerini ruhun hasletlerinin adım adım alması bu istikamette bir nefs temizliği olayını gerçekleştirir. Nefs tezkiye oldukça ruh da sırasıyla 7 gök katını ve 7. gök katının 7 âlemini de aşacak ve Allah’ın Zat’ına ulaşacaktır. İşte bu noktada kişinin ruhu Allah’a; en güzel sığınağa sığınmış olur (Nebe-39).
Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki:
“Ya Rabbi! Kabir azabından, cehennem azabından, hayatın ve ölümün iptilâlarından ve kör deccalin fitnesine uğramaktan Sana sığınırım.” (K: Buhârî, Cenâiz, 88; Müslim, Mesâcid, 128-134.)
Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu hadîs-i şerifinde bizlere her türlü şerden Allah’a sığınmamızı öğütlemiştir. Kabir azabından da cehennem azabından da kurtulmanın yolu Allah’a ulaşmayı dilemekten geçer. Unutmayınız ki Allahû Tealâ ruhumuzu, fizik vücudumuzu, nefsimizi ve irademizi de Allah’a teslim etmemizi üzerimize farz kılmıştır. Bütün bu teslimlerin başlangıç noktasında Allah’a ulaşmayı dilemek vardır.
Öyleyse hepimiz Allah’ın çağrısına kulak verelim ve Allah’a ulaşmayı dileyelim sevgili kardeşlerim. Unutmayın, Allah sizi Kendisine davet ediyor ve yetmez, her an “Acaba bu kulum ne zaman Bana dönecek, ne zaman kalbinden gerçek bir taleple Bana ulaşmayı dileyecek?” diye sizi bekliyor sevgili kardeşlerim.
O halde ne duruyorsunuz? Kaçın Allah’a, Allah’ın katındaki en güzel sığınağa kaçın. O, Allah. Sizin Rabbiniz, sizi sizden çok seveniniz. Size yardımlarını ulaştırmak üzere her daim hazır sevgili kardeşlerim. Bir adım atmanızı istiyor sizden sadece, Allah’ı Rab mevkiine koymanızı ve “Ya Rabbi, ben de Sana ulaşmak istiyorum. Ne olur beni de ermiş evliyalarından kıl.” diye sıcacık bir yakarışınızı bekliyor sizden.
Hepinizin bir an evvel kalben Allah’a ulaşmayı dilemenizi ve Allah’a; O’nun katındaki en güzel sığınağa sığınanlar olarak dünya ve ahiret saadetine ulaşmanızı Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Sizleri çok ama çok seviyoruz.
DR. ABDULCABBAR BORAN
www.ibrahimlive.com
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
DR. ABDULCABBAR BORAN
ALLAH, O’NUN KATINDAKİ EN GÜZEL SIĞINAKTIR
Hayata geldiğimiz andan itibaren etrafımızda olaylar cereyan eder sevgili kardeşlerim ve o olaylar muvacehesinde her birimizin hayatı şekillenir.
Her olay Allah’tan bize ulaşan bir çağrıdır, bir davettir. Allah bizi sadece ve sadece Kendi Zat’ına davet eder.
“lehu da’vetul hakk(hakkı): Hakkın daveti O’nadır (Kendisinedir).” (Ra’d-14).
Allahû Tealâ kalpleri en iyi bilendir ve kişiyi Kendisine yaklaştıracak olan olayları da o kişinin standartlarına göre vücuda getirir. Yaşadığımız olaylar bizim Allah’a sığınmamız ve O’ndan yardım dilememiz için ayrı bir fırsattır sevgili kardeşlerim. Allah hiçbir kuluna acı ve sıkıntı vermek istemez. O’nun vücuda getirdiği olaylardan tek muradı en sevgili mahlûkunun kalbinde bir tek dileği; Allah’a ulaşma dileğini oluşturmaktır. Evliyalığın kapısını açan anahtar da işte bu dilektir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Cebrail kardeşim bana şöyle dedi: “Allah şöyle buyuruyor: Ben dünyaya, dostlarım için acı, bulanık, dar ve sıkıntılı olmasını vahyettim. Ta ki Bana ulaşmayı dilesinler.”
Bir tarafta dînin yegâne kaynağı Kur’ân hakikatleri, diğer tarafta ise insanların Kur’ân’ın yerine geçirdikleri kendi zanları olan emaniyyeler vardır. Her kim kendi zannını ve emaniyyeyi rehber edinirse onlar ebediyyen hüsranda olacaklardır. Akıl sahipleri mutlaka olaylara Allah’ın cephesinden bakmalı ve yaşananları O’nun gözlükleriyle değerlendirmelidir. Kimler yaşadığı olaylar karşısında doğru düşünmeyi başarır da Allah’ın muradını idrak edebilirlerse ancak onlar dünya ve ahiret saadetine adım atabilirler.
Allah’ın indinde daima iki grup insan söz konusudur sevgili kardeşlerim:
Birinci grup: Allah’a ulaşmayı dilemeyen ve kendi zanlarına tâbî olan insanlardır. Onların bütün amelleri boşa gider, bu sebeple onlar cehenneme gidecek olanlardır (Yûnus-7, 8).
İkinci grup: Olayları ve Kur’ân-ı Kerim’i değerlendirip Allah’a ulaşmayı dileyen, böylece Allahû Tealâ’nın ezelî ve ebedî tek dîni olan Hanif dînine, Arapça adıyla İslâm dînine tâbî olan insanlardır.
Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o, Allah’ın katındaki en güzel sığınağa sığınmış olur. Çünkü Allah, O’nun katındaki en güzel sığınaktır.
3/ÂLİ İMRÂN-14:… vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi): Ve Allah, O'nun katındaki en güzel sığınaktır.
Allah müracaat makamıdır sevgili kardeşlerim ve Kendisine her zaman müracaat edilmesini ister. Bizler her türlü talebimizi Allah'a ulaştırmakla vazifeliyiz. Allahû Tealâ bundan sadece memnunluk duyar. Kim Allah'a müracaat ediyorsa o, Allah'ı Rab mevkiine koyuyor demektir.
Bir insan Allah'a sığındığı ve O’na mülâki olmayı dilediği zaman Allahû Tealâ şeytanın o kişiye tesir etmesini kesin olarak engeller. Şeytanla ilişkisi kesilen insan, nefsinin afetlerinin artık ona tesir etmediğini görecektir ve yaşayacaktır. Allah'a mülâki olmayı dileyen kişiye Allah mutlaka mürşid sevgisi verir ve hacet namazı kılması halinde de mutlaka kişiye ezelde tayin ettiği mürşidi gösterir. Bir insan mürşidine ulaşıp tâbiiyetini gerçekleştirirse manevî hayatının ikinci safhasına ulaşmıştır.
Tâbiiyet demek, ruhun Allah'a doğru seyr-i sülûk adlı bir yolculuğa başlaması demektir; Allah'a doğru ulaşma, yola çıkma, yaklaşma ve ulaşma yolculuğu. Nefsin afetleriyle ruhun gök katlarında yükselmesi arasında matematik bir ilişki söz konusudur. Nefsin kalbindeki afetlerin her %7 eksilmesi ve afetlerin yerini ruhun hasletlerinin adım adım alması bu istikamette bir nefs temizliği olayını gerçekleştirir. Nefs tezkiye oldukça ruh da sırasıyla 7 gök katını ve 7. gök katının 7 âlemini de aşacak ve Allah’ın Zat’ına ulaşacaktır. İşte bu noktada kişinin ruhu Allah’a; en güzel sığınağa sığınmış olur (Nebe-39).
Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki:
“Ya Rabbi! Kabir azabından, cehennem azabından, hayatın ve ölümün iptilâlarından ve kör deccalin fitnesine uğramaktan Sana sığınırım.” (K: Buhârî, Cenâiz, 88; Müslim, Mesâcid, 128-134.)
Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu hadîs-i şerifinde bizlere her türlü şerden Allah’a sığınmamızı öğütlemiştir. Kabir azabından da cehennem azabından da kurtulmanın yolu Allah’a ulaşmayı dilemekten geçer. Unutmayınız ki Allahû Tealâ ruhumuzu, fizik vücudumuzu, nefsimizi ve irademizi de Allah’a teslim etmemizi üzerimize farz kılmıştır. Bütün bu teslimlerin başlangıç noktasında Allah’a ulaşmayı dilemek vardır.
Öyleyse hepimiz Allah’ın çağrısına kulak verelim ve Allah’a ulaşmayı dileyelim sevgili kardeşlerim. Unutmayın, Allah sizi Kendisine davet ediyor ve yetmez, her an “Acaba bu kulum ne zaman Bana dönecek, ne zaman kalbinden gerçek bir taleple Bana ulaşmayı dileyecek?” diye sizi bekliyor sevgili kardeşlerim.
O halde ne duruyorsunuz? Kaçın Allah’a, Allah’ın katındaki en güzel sığınağa kaçın. O, Allah. Sizin Rabbiniz, sizi sizden çok seveniniz. Size yardımlarını ulaştırmak üzere her daim hazır sevgili kardeşlerim. Bir adım atmanızı istiyor sizden sadece, Allah’ı Rab mevkiine koymanızı ve “Ya Rabbi, ben de Sana ulaşmak istiyorum. Ne olur beni de ermiş evliyalarından kıl.” diye sıcacık bir yakarışınızı bekliyor sizden.
Hepinizin bir an evvel kalben Allah’a ulaşmayı dilemenizi ve Allah’a; O’nun katındaki en güzel sığınağa sığınanlar olarak dünya ve ahiret saadetine ulaşmanızı Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Sizleri çok ama çok seviyoruz.
DR. ABDULCABBAR BORAN
www.ibrahimlive.com