Sosyolog, Kentleşme ve Toplumsal Entegrasyon Uzmanı ve STK Danışmanı, Türk Basın Birliği ve Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Üyesi Özgür Akıl ile kritik Röportaj
Haber Giriş Tarihi: 02.03.2025 14:21
Haber Güncellenme Tarihi: 02.03.2025 15:04
Kaynak:
Haber Merkezi
Doguş Gazeteşi Haber Müdürü Cuma Tuncer: "PKK’da Büyük Kriz: Gelecek Senaryoları"
Özgür Bey, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat 2025 tarihinde PKK'ya silah bırakma ve örgütün feshi çağrısında bulunması, hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Öncelikle, bu çağrının anlamı ve etkileri hakkında genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Özgür Akıl: Öncelikle, bu çağrı hem bölgesel güvenlik dengeleri hem de Türkiye'nin iç dinamikleri açısından son derece önemli bir gelişme. Abdullah Öcalan, yaptığı açıklamada "Türkler ve Kürtler, bin yılı aşkın bir süredir, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı hayatta kalmak için gönüllü bir ittifak içinde olmayı her zaman gerekli görmüşlerdir" diyerek, silahlı mücadelenin sonlandırılması gerektiğini vurguladı.
PKK’nın yıllardır Öcalan merkezli bir örgüt olduğunu düşünürsek, bu çağrının örgüt içinde büyük yankı uyandıracağı açık. Ancak bu çağrıya nasıl yanıt verileceği konusunda örgüt içinde görüş ayrılıklarının yaşanması muhtemel. Bu noktada, üç temel senaryodan bahsetmek mümkün:
• Öcalan’a tam bağlılık: Silah bırakma ve örgütün feshi
• Örgüt içinde bölünme ve iç çatışma
• Öcalan’a karşı direniş ve alternatif liderlik oluşturulması
Bu senaryoların her birinin doğuracağı sonuçlar, hem PKK’nın geleceğini hem de Türkiye’nin iç güvenlik politikasını şekillendirebilir.
Öcalan’a Tam Bağlılık: Silah Bırakma ve Fesih
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: PKK’nın Öcalan merkezli bir yapı olduğu düşünülürse, örgüt bu çağrıya tamamen uyup silah bırakabilir mi?
Özgür Akıl: Teorik olarak bu mümkün, ancak pratikte ciddi zorluklar var. Öcalan’ın çağrısını destekleyen kesimler, özellikle DEM Partisi ve sivil Kürt hareketleri, bu sürece destek verebilir. Kandil’deki liderlik de ikna edilirse, örgüt silahlı mücadeleyi bırakıp siyasi bir platforma kayabilir.
Ancak burada kritik bir risk var: PKK’nın silahlı kanadının parçalanması. Eğer silah bırakan PKK militanları farklı örgütlere katılırsa, bu durum bölgedeki istikrarsızlığı daha da artırabilir. Özellikle İran destekli Kürt gruplar, Suriye’deki YPG/SDG veya başka ayrılıkçı yapılar güç kazanabilir. Bu da Türkiye için yeni güvenlik tehditleri anlamına gelir.
Örgüt İçinde Bölünme ve İç Çatışma
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Öcalan’ın çağrısı, PKK içinde bir bölünmeye yol açabilir mi?
Özgür Akıl: Kesinlikle. PKK içinde Öcalan’a mutlak bağlılık gösterenler ile silahlı mücadeleyi sürdürmek isteyenler arasında ciddi bir görüş ayrılığı yaşanabilir. Örgüt içinde Öcalan’a sadık kalanlar, barış sürecini desteklerken, özellikle Kandil’deki üst düzey komutanların bazıları bu sürece karşı çıkabilir.
Eğer bu ayrışma sert bir noktaya ulaşırsa, PKK içindeki gruplar arasında silahlı çatışmalar yaşanabilir. Bu durum örgütün gücünü ciddi şekilde zayıflatabilir. Aynı zamanda, Türkiye’nin askeri operasyonlarla bu fırsattan yararlanarak PKK’yı tamamen etkisiz hale getirme ihtimali doğar.
Böyle bir senaryoda, Kürt siyaseti büyük bir karmaşa içine girer ve örgütün etkisi önemli ölçüde azalır.
Direniş ve Alternatif Liderlik
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Öcalan’ın çağrısı örgüt içinde tamamen reddedilirse ne olur?
arşi
Özgür Akıl: Eğer örgüt içindeki silahlı kanat, Öcalan’ın çağrısını reddederse, yeni bir liderlik ortaya çıkabilir. Kandil’deki üst düzey komutanlar, Öcalan’ın “yanlış yönlendirildiğini” veya “esir olduğu için bu açıklamayı yaptığını” öne sürerek farklı bir strateji benimseyebilir.
Bu durumda, örgüt ya şehir direnişi gibi yeni taktiklere yönelebilir ya da gerilla savaşına dönüş yapabilir. Alternatif olarak, PKK yeni bir ideolojik söylem geliştirerek, mücadelesini farklı bir formatta sürdürme yoluna da gidebilir.
Böyle bir senaryoda Türkiye, hem askeri hem de istihbarat operasyonlarını yoğunlaştırarak, PKK’nın lider kadrosunu hedef alabilir.
Uluslararası ve Türkiye’deki Tepkiler
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Öcalan’ın çağrısına uluslararası toplum ve Türkiye’deki siyasi partiler nasıl tepki verdi?
Özgür Akıl: Uluslararası toplum, bu çağrıyı büyük ölçüde olumlu karşıladı. Örneğin, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Öcalan’ın çağrısını "tarihi bir fırsat" olarak değerlendirdi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden Neçirvan Barzani, PKK’nın bu çağrıya uymasını umduklarını söyledi.
Türkiye’de ise tepkiler farklılık gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çağrının dikkatle incelendiğini ve sürecin dikkatli yönetileceğini belirtti. CHP ve DEM Partisi, bu sürecin Meclis çatısı altında değerlendirilmesi gerektiğini savunurken, MHP lideri Devlet Bahçeli, Öcalan’ın çağrısını olumlu bir adım olarak değerlendirdi ancak PKK’nın tamamen silah bırakması gerektiğini vurguladı.
PKK’nın Muhtemel Stratejisi
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Son olarak, PKK’nın bu süreçte nasıl bir strateji izleeceğini düşünüyorsunuz?
Özgür Akıl: PKK'nın tamamen silah bırakması ve dağılması pek olası görünmüyor. Daha gerçekçi bir senaryo, örgütün şu taktikleri izlemesi olacaktır:
• Resmi olarak Öcalan’a bağlılığını sürdürdüğünü açıklamak, ancak pratikte silah bırakmamak.
• Örgütün bazı unsurlarını sivil siyasete kaydırarak, Türkiye ile doğrudan çatışmayı azaltmak.
• Öcalan’ın açıklamasını yeni bir ideolojik söylemle yorumlamak ve mücadelenin yeni bir aşamaya geçtiğini duyurmak.
• Radikal unsurların örgütten kopmasını önlemek için yeni bir söylem geliştirmek.
• Suriye kanadını (YPG/SDG) güçlendirerek, bölgesel dengelerde varlığını sürdürmek.
Özetle, PKK muhtemelen tam teslimiyeti reddedecek ancak Öcalan’a doğrudan karşı gelmek yerine, süreci kendi lehine yönetmeye çalışacaktır. Bu nedenle, Türkiye'nin bu süreci nasıl yöneteceği ve uluslararası aktörlerin nasıl pozisyon alacağı büyük önem taşıyor.
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Özgür Bey, değerli görüşleriniz için teşekkür ederiz.
Özgür Akıl: Ben teşekkür ederim. Umarım bu süreç barışçıl ve kalıcı bir çözüme evrilir.
Özgür Akıl/Sosyolog
01.03.2025
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
PKK SİLAH BIRAKACAK MI? '' ÖZGÜR AKIL İLE KRİTİK RÖPORTAJ"
Sosyolog, Kentleşme ve Toplumsal Entegrasyon Uzmanı ve STK Danışmanı, Türk Basın Birliği ve Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Üyesi Özgür Akıl ile kritik Röportaj
Doguş Gazeteşi Haber Müdürü Cuma Tuncer:
"PKK’da Büyük Kriz: Gelecek Senaryoları"
Özgür Bey, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat 2025 tarihinde PKK'ya silah bırakma ve örgütün feshi çağrısında bulunması, hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Öncelikle, bu çağrının anlamı ve etkileri hakkında genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Özgür Akıl: Öncelikle, bu çağrı hem bölgesel güvenlik dengeleri hem de Türkiye'nin iç dinamikleri açısından son derece önemli bir gelişme. Abdullah Öcalan, yaptığı açıklamada "Türkler ve Kürtler, bin yılı aşkın bir süredir, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı hayatta kalmak için gönüllü bir ittifak içinde olmayı her zaman gerekli görmüşlerdir" diyerek, silahlı mücadelenin sonlandırılması gerektiğini vurguladı.
PKK’nın yıllardır Öcalan merkezli bir örgüt olduğunu düşünürsek, bu çağrının örgüt içinde büyük yankı uyandıracağı açık. Ancak bu çağrıya nasıl yanıt verileceği konusunda örgüt içinde görüş ayrılıklarının yaşanması muhtemel. Bu noktada, üç temel senaryodan bahsetmek mümkün:
• Öcalan’a tam bağlılık: Silah bırakma ve örgütün feshi
• Örgüt içinde bölünme ve iç çatışma
• Öcalan’a karşı direniş ve alternatif liderlik oluşturulması
Bu senaryoların her birinin doğuracağı sonuçlar, hem PKK’nın geleceğini hem de Türkiye’nin iç güvenlik politikasını şekillendirebilir.
Öcalan’a Tam Bağlılık: Silah Bırakma ve Fesih
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: PKK’nın Öcalan merkezli bir yapı olduğu düşünülürse, örgüt bu çağrıya tamamen uyup silah bırakabilir mi?
Özgür Akıl: Teorik olarak bu mümkün, ancak pratikte ciddi zorluklar var. Öcalan’ın çağrısını destekleyen kesimler, özellikle DEM Partisi ve sivil Kürt hareketleri, bu sürece destek verebilir. Kandil’deki liderlik de ikna edilirse, örgüt silahlı mücadeleyi bırakıp siyasi bir platforma kayabilir.
Ancak burada kritik bir risk var: PKK’nın silahlı kanadının parçalanması. Eğer silah bırakan PKK militanları farklı örgütlere katılırsa, bu durum bölgedeki istikrarsızlığı daha da artırabilir. Özellikle İran destekli Kürt gruplar, Suriye’deki YPG/SDG veya başka ayrılıkçı yapılar güç kazanabilir. Bu da Türkiye için yeni güvenlik tehditleri anlamına gelir.
Örgüt İçinde Bölünme ve İç Çatışma
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Öcalan’ın çağrısı, PKK içinde bir bölünmeye yol açabilir mi?
Özgür Akıl: Kesinlikle. PKK içinde Öcalan’a mutlak bağlılık gösterenler ile silahlı mücadeleyi sürdürmek isteyenler arasında ciddi bir görüş ayrılığı yaşanabilir. Örgüt içinde Öcalan’a sadık kalanlar, barış sürecini desteklerken, özellikle Kandil’deki üst düzey komutanların bazıları bu sürece karşı çıkabilir.
Eğer bu ayrışma sert bir noktaya ulaşırsa, PKK içindeki gruplar arasında silahlı çatışmalar yaşanabilir. Bu durum örgütün gücünü ciddi şekilde zayıflatabilir. Aynı zamanda, Türkiye’nin askeri operasyonlarla bu fırsattan yararlanarak PKK’yı tamamen etkisiz hale getirme ihtimali doğar.
Böyle bir senaryoda, Kürt siyaseti büyük bir karmaşa içine girer ve örgütün etkisi önemli ölçüde azalır.
Direniş ve Alternatif Liderlik
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Öcalan’ın çağrısı örgüt içinde tamamen reddedilirse ne olur?
Özgür Akıl: Eğer örgüt içindeki silahlı kanat, Öcalan’ın çağrısını reddederse, yeni bir liderlik ortaya çıkabilir. Kandil’deki üst düzey komutanlar, Öcalan’ın “yanlış yönlendirildiğini” veya “esir olduğu için bu açıklamayı yaptığını” öne sürerek farklı bir strateji benimseyebilir.
Bu durumda, örgüt ya şehir direnişi gibi yeni taktiklere yönelebilir ya da gerilla savaşına dönüş yapabilir. Alternatif olarak, PKK yeni bir ideolojik söylem geliştirerek, mücadelesini farklı bir formatta sürdürme yoluna da gidebilir.
Böyle bir senaryoda Türkiye, hem askeri hem de istihbarat operasyonlarını yoğunlaştırarak, PKK’nın lider kadrosunu hedef alabilir.
Uluslararası ve Türkiye’deki Tepkiler
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Öcalan’ın çağrısına uluslararası toplum ve Türkiye’deki siyasi partiler nasıl tepki verdi?
Özgür Akıl: Uluslararası toplum, bu çağrıyı büyük ölçüde olumlu karşıladı. Örneğin, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Öcalan’ın çağrısını "tarihi bir fırsat" olarak değerlendirdi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden Neçirvan Barzani, PKK’nın bu çağrıya uymasını umduklarını söyledi.
Türkiye’de ise tepkiler farklılık gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çağrının dikkatle incelendiğini ve sürecin dikkatli yönetileceğini belirtti. CHP ve DEM Partisi, bu sürecin Meclis çatısı altında değerlendirilmesi gerektiğini savunurken, MHP lideri Devlet Bahçeli, Öcalan’ın çağrısını olumlu bir adım olarak değerlendirdi ancak PKK’nın tamamen silah bırakması gerektiğini vurguladı.
PKK’nın Muhtemel Stratejisi
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Son olarak, PKK’nın bu süreçte nasıl bir strateji izleeceğini düşünüyorsunuz?
Özgür Akıl: PKK'nın tamamen silah bırakması ve dağılması pek olası görünmüyor. Daha gerçekçi bir senaryo, örgütün şu taktikleri izlemesi olacaktır:
• Resmi olarak Öcalan’a bağlılığını sürdürdüğünü açıklamak, ancak pratikte silah bırakmamak.
• Örgütün bazı unsurlarını sivil siyasete kaydırarak, Türkiye ile doğrudan çatışmayı azaltmak.
• Öcalan’ın açıklamasını yeni bir ideolojik söylemle yorumlamak ve mücadelenin yeni bir aşamaya geçtiğini duyurmak.
• Radikal unsurların örgütten kopmasını önlemek için yeni bir söylem geliştirmek.
• Suriye kanadını (YPG/SDG) güçlendirerek, bölgesel dengelerde varlığını sürdürmek.
Özetle, PKK muhtemelen tam teslimiyeti reddedecek ancak Öcalan’a doğrudan karşı gelmek yerine, süreci kendi lehine yönetmeye çalışacaktır. Bu nedenle, Türkiye'nin bu süreci nasıl yöneteceği ve uluslararası aktörlerin nasıl pozisyon alacağı büyük önem taşıyor.
Doğuş Gazetesi Haber Müdürü Cuma Tuncer: Özgür Bey, değerli görüşleriniz için teşekkür ederiz.
Özgür Akıl: Ben teşekkür ederim. Umarım bu süreç barışçıl ve kalıcı bir çözüme evrilir.
Özgür Akıl/Sosyolog
01.03.2025
Kaynak: Haber Merkezi
En Çok Okunan Haberler